EIGHT.

1K 79 45
                                    

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑  𝐄 𝐈 𝐆 𝐇 𝐓嘴唇之間起火 — 𝐅𝐄𝐔 𝐄𝐍𝐓𝐑𝐄 𝐋𝐄𝐒 𝐋È𝐕𝐑𝐄𝐒

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑  𝐄 𝐈 𝐆 𝐇 𝐓
嘴唇之間起火 — 𝐅𝐄𝐔 𝐄𝐍𝐓𝐑𝐄 𝐋𝐄𝐒 𝐋È𝐕𝐑𝐄𝐒

"Bu kaçıncısı artık?"

Sıkılmış bir ses tonuyla dediğim şey ile aniden irkilmiş, gözleriyle bir süre etrafa bakınsa da sonunda beni bulabilmişti. Şaşırmış yüz ifadesi ile gözlerimin içine bakarken gülmüş ve tatlı bir şekilde ona el sallamıştım.

"Sen ne zamandır oradasın?" Elindeki sigarayı yere atıp üzerini ezdiğini izlemiştim o bana bu soruyu yöneltirken. Daha yarısına kadar bile içmemişti. Şaşkın yüz ifadesi ile hâlâ benden bir cevap beklerken, merdivenleri sakince inmiş ve yanına geldiğimde sırıtarak karşısında durmuştum.

"Ölü müsün sen, kook? Sen geldiğinden beri buradayım ve beni bir kere bile fark etmedin." Gözlerimi devirmemin ardından aniden elimi ceketinin cebine sokmuş, içerisinden sigara paketini aldığımda gözünün önünde tutmuştum. Yapmacık bir kızgınlıkla ona bakarken, anlam veremesem de gülümsemeye başlamıştı. "Bilmem fark ettin mi ama bunlardan dört tane içtin, sesimi çıkartmasam beşinciyi de içecektin. Hemde arkası arkaya, hepsini."

Elimden paketini geri alarak cebine sıkıştırdığında, merdivenlerin demirine yaslanmış ve bana bir süre bakmasının ardından o da dudaklarını aralamıştı. "Niye beni izliyorsun öyle? Sapık mısın?" Dudaklarının üzerindeki hafif sırıtış ile aniden yüzünü bana yaklaştırmış, sözüne devam etmişti. "Yoksa aşık mı?"

Sanırım bu hareketinden utanacağımı, şaşıracağımı ya da kızaracağımı düşünmüştü. Hayır, ben utanmazdım. Hatta aksine arsızdım. Ben de dudaklarımın üzerine imalı bir sırıtış kondurduğumda, ellerimi gömleğinin yakalarına götürerek onları düzeltmiş ve o sırada dudaklarına bakarak konuşmuştum.

"Bilmem, cevabı kendin bulmaya ne dersin?"

Bu hareketimi beklemediğinden, bu durumda şaşıran tek o olmuştu. Şaşkın gözleriyle yüzümü incelerken, ben yüzümdeki sırıtışı silmeden yakalarını bırakmış ve ardından hiçbir şey olmamış gibi tatlı bir gülümsemeyle ellerimi arkada birleştirmiştim.

"Senin de dersin bittiyse, beni eve götürmeye ne dersin?" Tatlı bir şekilde sorduğum sorunun ardından gözlerinin içine bakıyor ve cevabımı bekliyordum. Bir şey demesini beklerken o sadece omuzlarını silkip önden yürümeye başlamış ve bana eliyle gelmemi işaret etmişti. Sırıtarak arkasından hızlıca gittiğimde, koluna girmiş ve öyle birlikte okulun otoparkına yürümüştük. "Ya da eve gitmeden önce takılabiliriz, hm"

"Bana uyar."

Okul yaklaşık 1-2 hafta önce başlamıştı ve ilk günden bugüne kadar jungkook ile yakınlaştık diyebilirim. Ya da sadece ben yakınlaştım. Pek konuşmuyorduk, yalnız kalıp bir şeyler yapmıyor ya da okulda beraber takılmıyorduk. Başta şakasına onunla kısa bir şekilde flörtleşiyor, göz kırpıyor, öpücük atıyor ya da yanımdan geçtiğinde onunla kısa bir konuşma sürdürüyordum. Başlarda bu cidden şakaydı ve kendisi de bana karşılık vermeden sadece sırıtıyordu bu yaptıklarıma. Fakat sonradan aynılarını kendisi de yapmaya başladığında, ona kendimi daha da yakın hissederek yakınlaşmaya cesaret etmiştim. Artık okulda daha fazla konuşuyor ve takılıyorduk, bu hâlâ nadir olsa da.

apricity 愛 jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin