THIRTEEN.

673 66 63
                                    

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑   𝐓 𝐇 𝐈 𝐑 𝐓 𝐄 𝐄 𝐍疼痛 — 𝐋𝐀 𝐃𝐎𝐔𝐋𝐄𝐔𝐑

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑 𝐓 𝐇 𝐈 𝐑 𝐓 𝐄 𝐄 𝐍
疼痛 — 𝐋𝐀 𝐃𝐎𝐔𝐋𝐄𝐔𝐑

"Jungkook, bir dur. Ne oldu, nereye?" Arkamdan seslenen jaehyun'u umursamadan yuta'nın giysilerini sakladığı küçük odaya girmiştim. Üçü de arkamdan gelip başıma toplandığında, üzerime siyah bir hoodie geçirerek aralarından geçmiştim.

"Jennie burada."

"Nasıl burada?"

"Burada işte." Yuta'nın sorusuna hızla cevap verdikten sonra büyük odadan çıkarak hızlı ve ikişer adımlarla merdivenleri çıkmıştım. Yavaş yavaş kulağıma dolan ve yükselen müzik sesiyle ortancı kata yani kalabalığın arasına geldiğimde, hiç düşünmeden aralarına girerek jennie'yi aramaya koyulmuştum. Aynı zamanda taehyung da peşimden geliyordu.

Çok sürmeden kenarda bir küçük grup kız gördüğümde, sarı saçlarından dolayı ilk lalisa'yı fark etmiştim. Ardından da yanında eğlenerek dans eden jennie'yi. Adımlarımı hızlandırarak yanlarına geldiğim sırada beni ilk fark eden jisoo olmuştu. Onunla beraber hepsi bana ve taehyung'a baktığında elim jennie'nin eline gitmişti direkt olarak. Onu öylece bırakmıştı ve elindeki derin yaralar ve kanlar kurumuştu. Sonrasında gözlerimi yüzüne çıkarttığımda, bana sinirli bir şekilde bakmasını umursamadan onu bileğinden tutarak arkamdan sürükledim. Beni durdurmaya çalışsa da minicikti zaten, bana gücü yetmiyordu şu an. İçkili olduğunu da fark etmiştim uyuşuk adımlarından.

Kalabalığın yanından ayrılıp kenara geçtiğimizde koluma vurmaya başlamasıyla sinirle ona dönmüş ve sıkıca tutmaya devam etmiştim. "Rahat duracak mısın yoksa seni başka yöntemlerle mi götüreyim, jennie?"

Ona sorduğum sorunun yanında gözlerim arkaya kaymışken yanında 5 kızla buraya doğru gelen taehyung'u görmüştüm. Jennie'nin konuşmaya başlamasıyla gözümü ona çevirmiştim.

"Beni rahat bırakacak mısın? Beni umursamadığını düşünüyordum, sevdiğin kız ile gidip ilgilen ve beni rahat bır-" Lafını yarıda keserek onu kucağıma aldığımda, ne kadar bağırsa da bu müzikten onu duyamayacakları için rahattım.  Minik bedenini sıkıca tutmaya devam ederek merdivenlerden inmişken, kısa sürede takıldığımız büyük odaya girmiştik. Hâlâ içeride oturan yuta ve jaehyun'u umursamadan banyoya girdiğimde, arkamdan kapıyı kapatıp kilitlemiştim.

Jennie şaşkın bakışlarıyla bana bakarken kapıyı açmaya çalışmıştı. Onu umursamadan dolaba yaklaşıp krem ve bant çıkartmıştım.

"Aç kapıyı, beni ne hakla buraya getiriyorsun? Ayrıca burası neresi?"

"Çok konuşuyorsun." Dediklerini yeniden umursamadan onu bileğinden tutarak musluğun yanına getirmiştim. Yaralı elini ılık suyun altında tutarak canını acıtmamaya özen göstererek kuruyan kanları ve yarasını temizlemiştim.

"Neden bunu yaptın? O kadar bırakmanı söyledim ama devam ettin."

"Sana ne."

Bana verdiği cevapla ufak bir kahkaha attığımda, içerinden aynı şekilde gülüş sesleri geliyordu. Tabii, bir sürü kızla aynı odada kaldılar, keyifleri yerindedir diye düşünerek suyu kapattım. Yarasına biraz üfledikten sonra incelediğimde, benim canım acımıştı yeniden. Çok kötü görünüyordu.

Alt dudağımı ısırarak kremin kapağını açmış ve biraz elinin içine sürerek dağıttığımda, biraz daha üflemiştim yarasına. Sonrasında yara bandını da açarak avucuna yapıştırdığımda, kimsenin hatta benim bile beklemediğim bir haraket yapmıştım.

Zarif elini tutarak dudaklarıma götürmüş, avucunun içine ufak bir öpücük kondurmuştum.

"Bir daha bunu yapma, olur mu?"

Şaşkın gözleriyle bana bakan o, elini benden çektiğinde gülümsemiş ve demin kapıyı kilitlediğim anahtarı cebimden çıkartarak ona uzatmıştım. "Al, kapıyı açabilirsin ama üst kata çıkmana izin vermem. Seni eve bırakırım."

"Senin amacın ne? İlk başta benimle oynayıp sonra sıkıldığında kovuyorsun, başka birini sevdiğini söyleyerek kenara atıyorsun ve şimdi de peşimden ayrılmıyorsun. Bütün bunları yapıyorsun.. Neden?"

"Çünkü benim için önemlisin." Dudaklarımın üzerindeki hafif gülümsemeyle konuştuğumda, elimi saçlarına götürerek bir tutamını yavaşça kulağının arkasına sıkıştırmış ve ardından yeniden dudaklarımı aralayarak konuşmuştum. "Hayatımdaki en değerli insanlardan birisin."

"Eminim öyledir." Gözlerini devirip bu dediklerime güldükten sonra bana omuz atarak kapıyı açmaya giderken dudaklarımı yalayarak duvara yaslandım ve onu izledim. Sarhoş olduğu o kadar belliydi ki, anahtarla kapıyı bile açamıyordu. Sabah uyandığında, belki de bu yaptıklarımı unutacaktı. Yaslandığım yerden çekilerek yanına gelip anahtarı onun elinden aldığımda, gülümseyerek burnuna ufak bir öpücük kondurmuş ve saçlarını okşamıştım.

"Seni eve bırakayım."

"Eve gitmek istemiyorum ben." Tatlı bir kızgınlıkla söylediği şeyle gülmüştüm. Fazla tatlıydı şu an. Yanakları hafif kızarmıştı, dudaklarını da büzüp duruyordu. Aynı şekilde ne kadar üzgün olduğu belliydi gözlerinden. Onun üzüntüsü yüzünden çektiğim acıyı anlatamıyordum bile.

"Dışarıda mı kalmayı planlıyorsun?"

"Sana ne."

Bu söylediğine bir kez daha gülerek kapıyı açtığımda, beraber banyodan çıkarak salon tarzı olan odaya geçmiştik. Hepsi bakışlarını bize dikmişken çoktan kaynaşmış gibi görünüyordular, ki zaten aralarından tanışan vardı. Kendimi deri koltuğa geri atarak oturduğumda, jennie arkadaşlarına gitmek istediğini söylemesine rağmen diğerleri burada kalmak istediklerini belirtmiştiler.

O da mecburiyetten karşımdaki tekli koltuğa oturarak kollarını göğüsünde birleştirmiş, çatık kaşlarıyla bana bakmıştı. Bu tatlılığına karşı elimde olmadan yeniden güldüğümde, ona ufak bir öpücük atmıştım. O ise gözlerini devirmesinin ardından bana orta parmağını göstererek hareket çekmişti.

Ah, fazla aşığım.

Ah, fazla aşığım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
apricity 愛 jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin