Polislerle işi biten kızlar, eve gitmek için yola çıkmışlardı. Bu arada Ebru Hanım ve Ziya Bey evde kızları bekliyorlardı ve Ziya Bey oldukça sinirliydi. Sena olaylardan fazlasıyla etkilendiği için, Alper'in yanındaki koltukta oturuyordu. Alper sürekli olarak Sena'nın elini bırakmadan, tek elle direksiyonu tutarak arabayı sürüyordu.
Gecenin verdiği karanlık ile beraber yollar oldukça ıssızdı. Caddeler de kimse yoktu, sanki olaylardan herkes haberdardı ve herkes evine saklanmış gibiydi. Seda arka koltukta otururken, kırık camdan gelen serinlikle beraber hafifçe titredi. Dişlerinin birbirine çarpmasına engel olamazken, Mehmet bu sesi duyup sağa çekti ve üzerindeki ceketi çıkartıp Seda'ya uzattı. Seda uzatılan ceketi alıp giyerken, arabanın içinin karanlık olmasından dolayı Mehmet'in yüzünü göremiyordu.
"Mehmet iç ışığı yakar mısın?"
Mehmet, Seda'nın dediğini ikiletmeden, arabanın içindeki o küçük lambanın düğmesine basıp, arabanın içini aydınlattı.
"Bana bakar mısın?"
"Seda eve geç kalmasak iyi olur."
Arabayı tekrar sürmeye başladığında Seda, Mehmet'in omuzuna dokundu.
"Lütfen Mehmet. Sağa çekip, bana dönüp bakar mısın?"
İçindeki tereddütle beraber yüreğine kulak verip, Seda'nın dediğini yerine getirdi ve arabayı sağa çekip, Seda'ya doğru döndü. Seda işte o zaman Mehmet'in yüzünün ne halde olduğunu daha net bir şekilde gördü. Dudak kenarından sızan kan çenesine doğru yol çizip, oradan da adem elmasına inip, gömleğinin yakasına ulaşmıştı. Kaşından akan kan da kurumuştu ve o da aynı yol üzerinde buluşup, gömleğin yakasına inmişti. Seda koltukta kendini öne doğru kaydırıp, Mehmet'in kravatını yavaşça çözüp, gömleğinin ilk düğmesini açtı.
Seda'nın bu tavrı karşısında, Mehmet hızlı çarpan kalbiyle öylece kalmıştı ve tek bir kelime dahi söyleyememişti. Arabanın koltuğunun altında bulunan ilk yardım çantasını çıkarttı.
"Seda ne yapıyorsun?"
"Mehmet zaten gelen ambulans görevlileri seninle ilgilenmedi, bırak da ben ilgileneyim. Hepsi benim yüzümden..."
"Senin bir suçun yok Seda. Bu benim görevim."
Seda eline döktüğü oksijen suyuyla ellerini temizleyip, ilk yardım çantasının içinden pamuğu çıkarttı. Temiz bir su şişesi sayesinde pamuğu ıslattı. Mehmet'e doğru döndüğünde, Mehmet hala ona doğru dönük olduğu için yavaşça kuruyan kanları silmeye başladı. Mehmet'in gözleri, Seda'nın açıp kapanan gözlerinde ve kirpiklerindeydi. Gözlerini aynı şekilde Seda'nın yüzünde gezdirirken, kalbinin yeniden hızlı bir biçimde attığını fark etti. Bir anda yanakları ısınmaya başlarken, kalbinin sesini Seda'nın duymaması için Allah'a yalvarmaya başladı.
'Lütfen duyma kalbimi Seda. Eğer duyarsan bununla başa çıkamam...'
Seda kuruyan kanları temizlerken eli titrese de, yine de işini dikkatli bir şekilde yapmaya özen gösteriyordu. Seda'nın hızla atan kalbi nefesini kesiyordu ve kesik kesik nefes almamak için çoğu zaman nefesini tutmak zorunda kalıyordu. Yeni bir pamuk alıp tentürdiyotla ıslattıktan sonra Mehmet'in yüzüne baktı.
"Bunu yapmak zorunda değilsin Seda."
"Evet ama yapmak istiyorum. Susmayı dene!"
Seda'nın sesi sert bir şekilde çıkınca Mehmet kaşlarını çattı.
![](https://img.wattpad.com/cover/142391182-288-k528659.jpg)