Seda'yı hastaneye getirmeleriyle beraber, Seda'yı yoğun bakım ünitesine taşımışlardı. Salman her ne kadar içeri girmek istese de içeri girmesine izin vermemeleri üzerine delirmenin kıyılarında gezmeye başlamıştı. Yoğun bakımın cam kapısına bakıp sürekli olarak yumruk atmak istiyordu. Seda'nın yanında olup, ellerini avuçlarının arasına almak, öpüp koklamak istiyordu. Onsuz geçirdiği bir kaç gün cehennem gibi gelmeye başlarken, şimdi de hastane yüzünden ayrı kalmak zorunda kalması iyice canını sıkmaya başlamıştı. Elini kalbinin üzerine koyup gözlerini kapattı.
'En azından o orada iyi olacak. En azından aynı yerdesin. En azından hala o güzel kalbi atmaya devam ediyor.'
Kendini her ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da bir türlü olmuyordu. Koltuklardan birine kendini bırakıp başını geriye doğru yasladı. Gözlerini kapatıp tekrar aynı şekilde kendini sakinleştirmeye çalıştı.
Geçen sürenin ardından ki ne kadar geçtiğini bile fark etmemişti, saatine baktı. Hava kararmış ve hastanenin ışıkları yanıyordu. Gözlerini ovuşturup, alt dudağını diliyle ıslatıp hafifçe dişledikten sonra oturduğu yerde diklendi. Merdivenleri koşar adım çıkan Ziya Bey'i görmesiyle beraber, yerinden fırladı. O kadar hızlı kalkması başının dönmesine neden olurken, bunu umursamadan sarsak adımlarla Ziya Bey'in yanında yerini aldı.
"Efendim."
"Kızım nerede?"
"Yoğun bakıma getirdiler ama hiçbir şekilde beni içeri almadılar."
Ziya Bey ve yanındaki koruması ile beraber yoğun bakımın önüne gelip, hemşire çağırma düğmesine dokundu. Ziya Bey stresten dolayı kravatını gevşetti. Salman, Ziya Bey'in yanında durup yüzüne bakarken, Ziya Bey'in gözlerinin altındaki şişkinliği fark etti. Ziya Bey uzun zamandır uyku uyumuyordu ve Salman da istemsiz olarak sızmak zorunda kalmıştı. Kendini düşününce ne zamandır uyumadığını ve ne zamandır yemek yemediğini bilmiyordu.
Kapı açıldı, düşüncelerinden sıyrılıp başını dikleştirdi ve içeri doğru baktı ama aldığı sonuç sıfırdı. Bir kapının ardında bir kapı daha vardı. Ziya Bey hemşire ile konuşup içeri girince, Salman yine hüsrana uğramak zorunda kaldı.
"Geçmiş olsun kardeşim."
Ziya Bey'in evdeki korumalığını da yapan Ziya Bey'in yaşına yakın olan korumasına baktı. Adamın ismini dahi hatırlasa da yaşından dolayı hep abi diyordu. Yine abi diye hitap etmeye karar verdi. Adama bakınca, adamın da ne kadar yorgun olduğunu fark etti.
"Sağ ol abi."
"Nasılsın?"
Adam omzuna dokununca, içinin çöktüğünü hissetti.
"Nasıl olayım be abi? Yorgunum. Mutsuzum. Ama en çok da endişeliyim."
"Geçecek bunlar, sıkma canını."
"Abi hata yaptım. Ziya Bey beni yanında tutmaz."
"Tutar, tutar. Benim de hata yaptığım zamanlar oldu. Ziya Bey de yoğun bakım gördü ama beni yanından ayırmadı. Çünkü bizden başka yine kimse bu kadar koruyamaz, biliyor."
Salman başını çevirip kapıya, sıkıntıyla bakarken, adam omzunu bir kez sıktı. Bu sıkma ile irkildi.
"Umarım abi..."
*
Ziya Bey içeri girip, yoğun bakım için dezenfekte edilip, mavi önlük, bone, maske ve eldivenleri taktıktan sonra Seda'nın yanına getirildi. Kızını görmesiyle beraber gözyaşlarına hakim olamadı. Hemşire, Ziya Bey'in koluna girip, yaşlı adamı yatağın kenarına yanaştırdı. Ziya Bey, kızını yavaşça inceledi ve yine aynı yavaşlıkla elini uzatıp kızının elini tuttu. Bu sırada gelen doktor ile konuşmaya başladı.