KORUMAK

1.9K 76 9
                                    

MEDYA: NİKLAUS MİKAEL SON
•••••

1.BÖLÜM :KORUMAK

"Saçmalık , mutlaka bir yolu olmalı! Bir cadı, siren veya ... veya herhangi bir şey! Siz sadece saçmalıyorsunuz!"

" Hiçbir yolu yok Niklaus ! Bunu bir an önce kabullen."

"Elijah haklı abi. Bize saldırmak yerine bunu kabullenmeyi denemelisin ."

"Siz ikiniz! Birlik olup krallığımın yıkılışın izleyerek mi bana destek olacaksınız? Söylesene Rebekkah bu sefer kim için abini sırtından vuracaksın?"

"Bu konuyu geride bıraktığımızı sanıyordum."

"Ya sen Asil Elijah ! Bu sefer kime gereksiz bir söz verdin?"

"New Orleans bizim evimizdi Niklaus! Hâlâ da öyle.Ama evimiz artık yok oluyor . Masum insanlar ölüyor. Vampirler yavaş yavaş tükeniyor. Tükenmez bir açlıkları var ve bu onların sonlarını beraberinde getiriyor. Burayı terk etmeliyiz!"

"Şimdiye kadar her zaman bir yol bulduk. Şimdi de buluruz. Kardeşlik vazifenizi yapın ve bana destek olun!"

"Neden?"

"Neden mi Rebekkah? Neden mi? Gerçekten bunu söyleyebiliyor musun?"

•••

" Peki madem ben söyleyeyim. Çünkü biz aileyiz. Her zaman ve sonsuza dek "

Elijah ve Rebekkah bir süreliğine birbirlerine baktılar. Burda kalmaları doğru değildi ama kaçmaları da asıl bir davranış değildi. Elijah yavaşça kafasını salladı ve Klaus'a doğru döndü "Her zaman ve sonsuza dek "

4 Gün Önce

"Lütfen , lütfen yapma. "

"Çok açım. " Orta yaşlardaki kadın karşısındaki aç vampirden kaçmaya yeltenmisti ki vampir bir anda karşısında belirdi . Anlamıştı kaçamayacağını ama bir umut diyerek kaçmaya çalışıyordu. Son çare olarak etrafa bakındı yardım edebilecek biri veya bir kazık... Karşısındaki vampir artık onun dibindeydi. Kırmızılaşmış göz beyazları , göz altlarındaki belirginlesmiş damarları ile son derece ürkütücü görünüyordu.

"Hayır , hayır, hayır. Imdat!!"

Ülkedeki kimin sebep olduğu bilinmeyen lanetten diğer tüm vampirler gibi Marcel de etkilenmişti. Öldürdüğü kaçıncı insandı bilmiyordu , saymayı bırakmıştı. Hala duymamıştı. Bitmeyen bir açlığı vardı. İlk zamanlarda bunun kısa süreli bir şey olduğunu düşünse de bugüne kadar böyle devam etmişti. Ülkedeki tüm vampirlerin durumu ondan farklı değildi. Artık neredeyse kimse evden dışarı çıkmıyordu. Özellikle de geceleri . Günışığı yüzüğü olmayan vampirler için durum daha da vahimdi . Bir çoğu açlıktan kendinden geçmiş durumdaydı.

Ülkenin kralı olarak Niklaus Mikaelson ve ailesi de bu durumun farkındaydı ve kızı Hope'u Salvatore yatılı okula gitmesi için onayladığına seviniyordu. Çünkü orada Alaric vardı. Nedensizce ona güveniyordu. Günlerdir bu lanet açlığa bir son vermek için yapmadığı şey kalmamıştı. Ama ne yapıp ne edip bu lanetin kaynağını bulacak ve bu işi kökten çözecekti. New Orleansta
insan olmak hiç bu kadar zor olmamıştı.

GÜNÜMÜZ

"Davina ortalıkta yok. Umarım kanı vücudundan çekilmemiştir."

"Sen de biliyorsunki Niklaus Marcel de bu lanetin etkisinden payını aldı. Nerede olduğunu bilseydik Davina'nın nerede olduğunu da bilirdik."

"Elbette biliyorum Elijah . Marcel'i bulmak kolay olacaktır , buna eminim. Ülke sınırları dışına çıkan vampirler ölüyor. Ülkeden çıkmasına imkan yok. Tabi eğer ölmemişse."

"Ah , hadi ama Nik. Marcel'in o kadar salak olmadığını biliyorsun . Yaşadığına adım kadar eminim."

"Biliyorum Rebekkah. Ama Davina'nın kanını emip emmediği konusunda çok şüphedeyim."

"Peki onu bulmak için fikrin nedir Niklaus?"

"Sanırım kurtlarla ufak bir anlaşma yapacağım Elijah. Ama herhangi bir kurda söz vermek yok."

"Bak işte o konuda söz veremem."

Gerginlik yerini ufak tebessümlere bırakmıştı. Elijah 'ın tebessüm ettiği nadir bir andı bu. Hayley'in ölümü onu derinden etkilemişti.

"Ah ne kadar da güzel bir plan! Kurt sürüsünü nereden bulacaksın acaba sevgili abiciğim ? Hadi buldun diyelim . Nasıl bizim tarafımıza çekeceksin onları? Kemik mi vereceksin? En son hatırladığım kadarıyla bizden nefret ediyorlardı da!"

"Rebekkah dilin fazla uzamış kardeşim!"

"Sayende?"

"Siz ikiniz didişmeyi hemen kesin! Şu an daha önemli meselelerimiz var!"

Rebekkah haklıydı. Kurtların bu durumdan haberleri vardı. Yardım etmek isteselerdi şimdiye kadar çoktan teklifte bulunurlardı. Lakin onlar New Orleanstaki vampirlerin teker teker tükenmesini gülerek izliyorlardı.

Davina... Ne Marcel'in sakladığı yerdeydi ne de kanı vücudundan çekilmiş vaziyetteydi. Elijah'ın yardımıyla daha önce yeterince büyü öğrenmişti evet ama daha fazlasına ihtiyacı vardı. En önemlilerin çoğunu bilmiyordu.

Yer bulma büyüsü , her cadının bildiği doğaüstü canlıların beynine keskin bir ağrı sokan büyü bir de yenilerde öğrendiği yer gizleme büyüsü vardı. Onu da saklanmak için kullanıyordu. New Orleansta olanların o da herkes gibi farkındaydı , Klaus'un onu bulmak istediğini de tahmin ediyordu ama şu an hazır değildi. Ulkedeki lanetin kaldıramazdı.

Belki de Elijah ile konuşmalıyım diye geçirdi içinden. Sonra bu fikir daha mantıklı gelmeye başladı. Evet aynen öyle yapacaktı. En kısa sürede Elijah ile konuşacaktı. Ondan annesinin büyü kitabını isteyerek laneti kaldıracak bir buyu öğrenmesi gerektiğini , çünkü laneti kaldıracak hiçbir büyü bilmediğini söyleyecekti. Hemen Elijah'ı arayacaktı.

•••

Elijah rahat bir şekilde son derecede rahat koltukların birinde oturuyordu. Birden telefonun çalıp ekranda Davina yazısını girene kadar.

"Hey millet Davina arıyor!" Rebekkah ve Klaus vampir hızıyla anında Elijah'ın yanında bitmişlerdi.

"Hoparlöre al." diyerek emir veren Klaus Elijah'ı şaşırtmamıştı. Ama bu sefer itirazsız dediğini yaptı. Telefonu açtı ve hoparlöre aldı.

"Bizde tam seni arayacaktık Davina. İsabet oldu. Hoparlördesin bilgin olsun."

"Annenin büyü kitabını istiyorum."

"Anlamadım?"

"Yapma Elijah. Gayet de anladın. Büyü kitabını istiyorum. Lanetten ben de hoşnut değilim doğru dürüst dışarı bile çıkamıyorum. Laneti bozmak isterim ama böyle bir büyü bilmiyorum. Muhtemelen annenin kitabında böyle bir büyü vardır . Aynı zamanda çalışmam da lazım."

"Peki , nerede olduğunu söyle. Dışarısı senin için çok tehlikeli. Olduğun yerden ayrılma ve bana mesaj at."

"Peki atıyorum."

Kısa bir süre sonra Elijah'ın telefonuna konum bildiren mesaj gelmişti. Henüz kimsenin bozmadığı sessizliği Rebekkah rahatlıkla bozmuştu.

"Bu kıza nedense hiç güvenemiyorum."

"Sence bu umrumda mı Bekkah? Tek derdim şehrimi korumak!"

HER ZAMAN VE SONSUZA DEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin