"CİDDİ MİSİN ?DAHA YENİ TAŞINIYORUM!"

453 41 10
                                    


Mikaelson ailesi ile geçirdiğim kısa sürede bir şey öğrenmiştim. Evet onlar birer canavardı. Benim gibi , insanlar gibi ;hepimiz gibi ama her şeyden önce onlar bir aileydi.
••••

16.BÖLÜM : "CİDDİ MİSİN?  DAHA YENİ TAŞINIYORUM!"

Yemeğin üzerinden iki gün geçmişti. Freya halâ buradaydı ve Hope da bugün gidiyordu. Bense Kai'ye kalacağım haberini vermiş ve ev bulmuştum. Bugünse eşyalarımı toplayavaktım.Harbiden şöyle bir düşününce iki güne ne kadar çok şey sığdırdım be , demiyorum değil.

"Görüşmek üzere bayan Forbes. "

"Görüşmek üzere Hope. Seninle tanışmak çok güzeldi. Bu arada benim hakkında öğrendiğin gerçekleri kimseye -"

"Merak etmeyin bayan Forbes , bu konu hakkında babamdan iyi bir tembih konuşmasını dinledim. Aksi takdirde babamla olan müttefikliğiniz bozulabilirmiş." Hope gidince sinirle Klaus'un resim atölyesine ilerledim. Çünkü en son oraya girdiğini görmüştüm.

Odaya girdiğimde, daha doğrusu içeri daldığımda Klaus resim çiziyordu. ''Ciddi misin? Daha yeni taşınıyorum!"

"Evet Caroline, New Orleans'a yeni taşındığının farkındayım."

"Güzel, herkese müttefikmişiz gibi davranıp her şeyi tehlikeye attığının da farkındasındır öyleyse !"

"Yoksa değil miyiz."

"Henüz bir anlaşma yapmadık. "

"Ah, Caroline beni çıldırtıyorsun. " Klaus söylediklerinin ardından vampir hızıyla ortadan kaybolmuştu. Şu özellikten nefret ediyordum. Artık daha sık kullanmaya , özellikle de Klaus'la konuşurken bir anda kaybolmaya başlayacaktım . O beni ne kadar sinirlendiriyorsa aynısını yapacaktım.

Sonraki yarım saat içinde eşyalarımı toplamıştım. Bavulumu kapının önüne koyup Rebekah'ın ilgilendiği Liz'i almak için yukarı çıkacaktım ki Klaus'un salona geldiğini gördüm.

''Sonunda gelebildin."

"Geldim ve sana bir anlaşma getirdim. Oku bakalım. " Klaus'un elindeki kağıdı alıp sesli bir şekilde okumaya başladım

"Çakma Sarışın müttefik karşı müttefiğin haberi ve izni olmadan şehir dışına çıkamaz başka bir anlaşma yapamaz." Sinirle soludum.

"Burdaki çakma sarışın müttefik ben mi oluyorum acaba?"

"Evet, nasıl ama ? Güzel lakap öyle değil mi?"

"Aman Tanrım , çok güzel cidden (!) . Ayrıca benim saçlarım boya değil. Bunu en kısa zamanda değiştireceğim. Şimdi ikinci maddeye geçiyorum.

Müttefiklik kesinlikle bozulamaz,
Taraflar sonucu ne olursa olsun birbirlerine yardım edeceklerdir.

Şaka mısın sen!"

"Gayet ciddiyim."

"Anlaşmada değişiklik yapmak ıstiyorum. Yoksa imzalamacağım ." Biraz düşündü. "Peki, tamam."

"Öncelikle Çakma sarışın değil, Sarışın müttefik karşı müttefiğin izni olmadan şehir dışına çıkabilir ve son maddeyi kabul etmiyorum. Düşünmem gereken bir bebek var."

"Hadi ama , üçüncü madde olmadan bu anlaşmanın ne önemi var ki? " Klaus yüzüme o kadar saçma bir şekilde bakıyordu ki daha fazla dayanamadım. Belki de artık biraz cesaret gerekiyordur.

"Şöyle saçma saçma bakmayı kes. Üçüncü madde de olsun , tamam."Anlaşmayı imzaladıktan sonra. Elijah yanında Kai ile içeri girdi. Biraz sinirli gibi gözüküyordu.

"Caroline, bu hadsizi tanıyor musun? Kapıdan içeri girip seni alacağını söyleyip duruyor "

"Bırak onu Elijah, düşman değil. " Kai pişkin pişkin sırıtıyor, Elijah'ı sinirlendiriyordu. Şu hareketlere sinirlenmemek bazen benim için bile imkansız oluyordu.

O sırada Kai'nin bakışlarına odaklandım. Merdivenlere pür dikkat bakıyordu. Arkamı döndüğümde ilk başta Rebekah'ın kucağındaki Liz'e baktığını düşündüm ama Liz'e bakışlarının etkilenmiş bir şekilde olmayacağını biliyordum.

Rebekah Liz ile beraber yanıma gelince Kai'nin kime baktığını anladım. Mikaelson ailesinin en büyük üyesine bakıyordu, Freya'ya. Rebekah'ın kucağından aldığım Liz ise Kai'nin kucağına gitmek için debelleşiyordu ama Kai henüz onu farketmemişti bile.

"Hey, görmüyor musun? Liz sana gelmeye çalışıyor." Sonunda bakışalarını Freya'dan çekmeyi başaran Kai , Liz'i kucağına aldı.

"Gel bakalım prenses. Biz Liz'le dışardayız, sen bavulunu halledersin." giderken arkasından seslendim.

"Senden daha kolay taşıyacağım kesin." arkasını dönmeden cevap verdi.

"Bu hiç komik değildi." Vedalaşmak için Mikaelsonlar'a doğru döndüm. İlk olarak Rebekah'a sarıldım.

"Neyseki çok uzağa gitmiyorsunuz, Liz'i sık sık görmeye geleceğim."

"Kai geldi, pabucun dama atılabilir."

"Şu güzelliğe baksana. Sence pabucumun dama atılması mümkün mü?" Rebekah yine güldürmüştü beni. Henüz tanışmadığım birçok Mikaelson üyesi vardı ama en çok sevdiğim Rebekah olmuştu şimdiden.

Freya ile de sarılıp, Elijah'a geçtim. Elijah yine centilmenliğini korudu. Onunla da el sıkışıp Klaus'a geçtim. "Umarım her sorunda kapıma gelmezsin."

"Ailede sözleri benim vermediğimi söylemiştim." Tam Klaus'a cevap verecekken telefonum çaldı. Arayan Kai idi. Sinirle telefonu açtım.

"Umarım bahçesinde olduğun evin içinde olduğumun farkındasındır!"

"Kucağımda Liz ile oraya kadar yürümeyeceğimi sen de biliyorsun. Beni daha fazla yorma ve arabaya gel artık." cevap vermeden telefonu yüzüne kapattım.

"Artık gitmem gerekiyor sonra görüşürüz." arabaya bindiğimde Kai direkt olarak sordu.

''O kızın adı neydi?"




HER ZAMAN VE SONSUZA DEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin