"Şehrimdeki laneti kaldırmanı istiyorum. "
"Hangi lanet? "
"Bilmemezlikten gelmen beni çıldırtıyor. "
"Bu benim umrumda değil. Hafızama girip bunu görmene izin verebilirim ama ilk önce güvenimi kazanman gerek. "
"O nasıl olacak? "
"Onu da sen bul. " Klaus nereden geldiğini anlamadığı bir kuvvetle kendini kapının önünde buldu. Caroline ise aynı yerdeydi. "Bu arada bir dahaki sefere kapıyı düzgün çal. Senin yüzünden bebeğimin keyfini bozulmasını istemem. "
Kapı Klaus'un yüzüne kapandığında sinirden köpürmüş bir vaziyette yapacaklarını düşünüyordu.
5.BÖLÜM :NEREDE BU?
Klaus sinirle oradan ayrıldı. Uzağa gitmedi . Grill'e girmişti. Hemen Elijah'ı aradı.
"Lanet olsun! Bu kadın tam bir deli! İşin kötüsü öldürülemiyor."
"Seni duyuyorum. Ben deli değilim." Klaus hemen yukarıdan gelen Caroline'nın sesini elbette ki duymuştu.
"Neler oluyor Klaus?" Telefonun öbür ucundaki Elijah merakını gizlemeden Klaus'a soruyla cevap vermişti.
"Caroline bir melez. Ve bil bakalım hangi türden? Dur söyleme çünkü bu yeni bir şey. Hem kurt , hem vampir hem de cadı. Sanki yeterince derdim yokmuş gibi güvenini kazanmam gerekiyor."
"Açık konuşmam gerekirse tek anladığım şey Caroline denen kızın bir melez olduğu. Ayrıca hemen New Orleans'a dönmen gerek burası iyice çığırından çıktı"
"Yine ve yine lanet olsun! O Seline denen şarlatanı sakın bir yere yollama yarına ordayım."
Bu sırada Caroline odaya bıraktığı bebeğini anlamak için odaya geri dönmüştü. Bebeği mışıl mışıl uyuyordu. Onu uyandırmak istemedi. Içeri geri döndü. Son günlerde çok stresli idi. Dört gün sonra doğum günüydü. Bu onun için zaten çok endişe verici değilmiş gibi Klaus Mikaelson çıkmıştı. Onu üstüne kim salmışsa bulacaktı.
Kluaus New Orleans yoluna gitmeden önce Salvatore kardeslere çevirdi yolunu. Kapıyı şiddetle çalmaya başladı.
"Hadi ama! Ciddi misin , yine mi sen?"
" Beğenemedin sanırım. "
"Canın tehlikede olmadığı sürece buraya gelme Klaus. "
"Beni bu kadar önemsediğini bilmiyordum Damon."
"Seni önemsemiyorum kendi hayatımı önemsiyorum. "
" Stefan yok mu?'
'Sana ne!"
' Ah peki öyle olsun. Veda etmek için gelmiştim. Gidiyorum. "
Klaus vampir hızıyla oradan uzaklaştı. Arabasına binerek New Orleans'a doğru yola koyuldu. Caroline ise ağlayan bebeğinin sesiyle odaya cevirdi adımlarını. "Acıkmış mı benim bebeğim. Gel bakalım karnını doyuralım sesin."
Caroline bebeği kucağına alır almaz susmuştu. Bebek artık onun kokusuna alışmıstı. Kucağında bebekle mutfağa doğru ilerledi. Her zaman termosta hadi bur şekilde bulunan ılık suyu tek eliyle açtığı biberona koydu. Biraz da mama koyduktan sonra içeri adımladı. Bebeğini koltukların birine yatırıp kendi de oturdu. Mamayı çalkalayıp icirmeye başladı. Bebek gerçekten acıkmıştı.
Mamasını içirdikten sonra bir iki dakika oyun oynadılar. Ardından Caroline televizyondan çizgi film kanalı açtıktan sonra bebeği pusetine koyup balkona çıktı. Oturup düşündü bir süre. Klaus denen herife kim böyle asılsız şeyler söylemişti? Klaus'a güvenini kazanmasını söylemişti ama çok korkuyordu . Şu ana kadar Mystic Falls'taki kimliği ile o kadar iyi saklanıyordu ki!
Üşümesiyle beraber içeri girdi. Bebeğine baktığında uyumuş olduğunu gördü. Onun korumaya çalışıyordu. Evet her şey onun için değildi belki ama yaptıkları onu da koruyordu. En azından şu an için öyle gözüküyordu.
•••
Klaus New Orleans'a giriş yapmıştı. Malikanesine doğru sürmeye devam ederken arabayı bir anda durdurdu.İndi. Bir süre bakındı , düşündü. O kaçığın güvenini nasıl kazanacaktı? Bur haftada şehri nasıl bu hale gelmişti? Tek düşündüğü buydu. Olanlar için kendini zerre suçlamıyordu.
Sokaklar bomboştu. Bu fırsatta yararlanarak vampir hızıyla malikaneye vardı. Elijah kapıda oturmuş kahvesiyle beraber kitap okuyordu.
"Teşekkürler Elijah. O kıytırık kitapların sayesinde şehri kurtarabileceğiz!"
"Sana da merhaba Klaus."
"Durumlar?"
"Marcel hala aç . Seline denen cadı mahzendeki farklı bir odada. Rebekah da odasında. "
"Vay be! Durumlar gerçekten çığırından çıkmış durumda."
"Öyle deme kardeşim. Sen gittiğinden bu yana 20 vampir ve 40 turist öldü. Bunun ne demek olduğundan haberin varmı. "
"Olan olmuş. Ne yapabilirim?"
"Birde soruyor musun? Şu laneti kaldırmak için daha fazla uğraşabilirsin mesela."
"Bana bunu soyleyemezsin! Senin bir telefonun yüzünden oradaki tüm çabalarımı bırakıp buraya geldim. Beni işimden alıkoyduğunun farkındasındır umarım! "
"Öyleyse oradaki uğraşlarının boş olduğunu sana belirtmeliyim kardeşim."
"Bir şey biliyorsun."
"Hiçbir şey bilmiyorum. O cadının öldürülemez olduğunu söyleyen sendin. Güvenini kazanman gerektiğini de. Bunu başaracağına inanıyor musun cidden!"
Klaus vampir hızıyla yukarı Rebekah'ın odasına çıktı."Rebekah içeri giriyorum."
Klaus içeri girdiğinde Rebekah'ı göremedi , hızlıca evin her tarafına baktı.
"Elijah!"
Elijah ağır ağır geliyordu Klaus'un yanına. "Ne var Niklaus?"
"Rebekah'ı gördün mü?"
"Hayır. Bana odasında dinleneceğini ve rahatsız edilmek istemediğini söyledi."
"Lanet olsun!" Klaus koşarak mahzene indi. Marcel yoktu.
Çok sinirliydi. Elijah sessizliğini bozdu " Bunu neden yaptı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ZAMAN VE SONSUZA DEK
Fanfiction"Saçmalık , mutlaka bir yolu olmalı! Bir cadı, siren veya ... veya herhangi bir şey! Siz sadece saçmalıyorsunuz!" " Hiçbir yolu yok Niklaus ! Bunu bir an önce kabullen." "Elijah haklı abi. Bize saldırmak yerine bunu kabullenmeyi denemelisin ." "Siz...