Bana hala güvenle ilgili bir şey dememesi sinirimi bozmuştu. Sinirle kapıya gittim. O da arkamdan geldi. Kapıyı benim için açtı ve konuştu."Bu arada . Kazandın Klaus , güvenimi kazandın. "
10.BÖLÜM : İHANET
Duyduğum kelimeler sönen umudumu geri getirmişti. "Ciddisin değil mi?"
"Fazlasıyla ancak anlaşmaya sadık kalmalısın."
"Yanlış hatırlamıyorsam eğer bundan önce bana verdiğin bir söz daha vermiştin."
"Ah, evet. Hafızama girmene izin verecektim, öyle değil mi? Gel benimle."
Caroline'ı takip etmeye başladım. Oturma odasına geri gelmiştik. Koltuğa oturdu ve gözlerini kapadı mesajı almıştım. İki parmağımı başına yerleştirdim ve ardından gözlerimi kapattım.Birkaç ölüm görmüştüm. Ardından fazlalaşmaya başladı. Sonra Seline'i gördüm. Ne yani Seline derken aynı kişiden mi bahsediyorduk? Bir şey daha anlamıştım , lanet ile hiçbir alakası yoktu.Geriye tek bir soru kalıyordu. Seline neden bu suçu Caroline'ın üstüne atmıştı?
Gözlerimi açıp ellerimi çektim. Benim ardımdan o da gözlerini açtı."Umarım artık bana inanmışsındır"
"Bunun aksinin mümkün olabileceğini zannetmiyorum."
"Yarın."
"Yarın ne?"
"Seline'i yarın getir. Onunla görüşmek istiyorum.Ardından sana yardım edeceğim , şehrindeki laneti kaldıracağım."
Onu kafamla onaylayıp kapıya doğru ilerledim."Hey ,Klaus!"
"Ne var?"
"O kadar türü aynı anda nasıl idare ediyorsun?"
"Etmiyorum." yarım bıraktığım cevabımla yandan gülüp kapıdan çıktım . Arkamdan "piçsin Klaus" dediğini duydum bu daha çok gülmeme neden oldu.Caroline'ın evinden çıktığımda direkt olarak Salvatorelar'ın evine doğru yol aldım. Kapıyı çaldığımda kapıyı Damon açtı ve geri çekildi. Yüzündeki sinsi sırıtışı fark etmemek mümkün değildi. Tam içeri girecekken görünmez bu kapı beni engelledi.
"Ciddi misiniz? Bu sefer hangi salağın üstüne yaptınız evi? Dur bir dakika cevap verme . Tahmin edeceğim. Söylüyorum, Jeremy. Öyle değil mi?"
"Jeremy'e benzediğimi zannetmiyorum. "
"Ne! Bonnie mi?" resmen alay ediyordum onlarla. "Neyse . Benim niçin bu kadar çaba sarf etmeniz güzel. Ben gidiyorum. Bu arada artık Damonla bir işim kalmadı ."
Yüzlerindeki ifadeyi çözmek zordu. Sevinç ile şaşkınlık arasında çok salak bir ifadeleri vardı. Gitmeden önce konuştum "New Orleans'a beklerim. "
BİRKAÇ SAAT SONRA NEW ORLEANS
Şehrime adımımı atar atmaz ilk işim Elijah'ı aramaktı. Açıkçası bana hala tavırlı olup olmadığını öğrenmek istiyordum. Eğer tavırlıysa bile vereceğim haberlerle beraber duvarlarını yıkacağını düşünüyordum. "Efendim Niklaus?
"Sonunda açabildin Elijah. Sana çok güzel haberlerin var duymaya hazır mısın? "
"Benim de sana bir sürprizim var kardeşim, eve gel ve gör. Anlatacaklarını da evde yüz yüze konuşuruz. "
"On dakikaya oradayım abi."
Malikaneye vardığımda bahçedeki kişiler beni şoka uğramıştı. Beklediğim gibi Elijah oradaydı ama yanında Rebekah da oturuyordu.
"Selam Nik. Beni bir tabuta koyduğun zamandan bu yana nasılsın? "
"Elijah?"
"Ne var kardeşim. "
"Umarım bunu yaparken bana ihanet etmiş olduğunun farkındasındır ve bana yapılan ihanetlerin her zaman bir cezası vardır. "
"Sanırım şu an bir istisna yaşayacağız. Şehirdeki bu zorluk zamanında tek destekçin benim. Rebekah'ın sana kinlendiğini düşünürsek , aynı anda hem New Orleans'da hem de Mystic Falls's olamazsın . Öyle değil mi?"
"Bundan nefret ediyorum."
"Bana ihtiyacın olmasından mı? "
"Alay etmeyi kes!"
"Telefonda iyi haberlerin olduğunu söylemistin. "
"Evet hala da var. Ilk olarak lanetin Caroline ile bir alakası yok. Ikincisi ise şimdi gidip Seline'i alacağım ve Mystic Falls'a doğru götüreceğim. Lanet bitmiş olacak. Marcel işini halletmiş olduğunu düşünüyorum. "
"Mahzende."
"Iyi o halde , madem kız kardeşimizin hançerini çıkardın ona sahip çık ve ne olursa olsun Marcel'in yanına sokma."
Rebekah'a bu konuda hiç güvenmiyordum. Elijah ise haklıydı onu bu durumda hançerleyemezdim. Seline'e mesaj atıp bulunduğu yeri öğrendikten sonra yanına gittim . Bir otelde kalıyordu. Görevliden odasını öğrendikten sonra oraya gittim. Tam odasının kapısının olduğu yere gelmiştim ki Seline elindeki bavulla dışarı çıktı, endişeli bir yüz ifadesi vardı.
"Bir yere mi gidiyordun? "
"Klaus?"
"Adımı biliyor olman çok hoş ama benimle gelmelisin. "
"Neden?"
"Caroline'ı öldürmenin bir yolunu buldum. Kanını da aldım ve tek cadı işbirlikçim sensin. "
"Baştan söylesene şunu ya."
Arabaya doğru giderken yalanıma inandığı için mutluydum. Yarın şehrime büyük bir yükten kurtulmuş olarak dönecektim. "Gece uyuyamadım , çok uykum var . Uyusam bir sıkıntı olmaz değil mi?"
"Rahatına bak. Iki saatlik yolumuz var."
●●●
"Hey , cadı. Uyan artık , geldik." Seline'i de uyandırdığımda Caroline'ın evinin önünde arabadaydık. Aşağı inip Grill'in içinden binaya girdik. Kapıyı çaldıktan birkaç sanyo sonra kendiliğinden açıldı.
'Ciddi misin? Büyüyle mi?"
"Gerçekten çok üşendim.''
"Neyse bak sana kimi getirdim."
Kapının ardından giren Seline ile beraber Caroline'ın yüzünde büyük bir şaşkınlık oluştu sonra da hayal kırıklığı.
"Merhaba Abla."
"Sen , sen bana ihanet ettin."
●●●
Dıdıďıdın. Bir gerilim müziği alayım. 😅 ilişkiyi diğer bölümde flashbacklerle öğreneceksiniz ve sizce gidişat nasıl. Bİrkaç bölüm sonrasına Klaroline ile ilgili çok güzel fikirler var kafamda. Neyse çok uzatmadan görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ZAMAN VE SONSUZA DEK
Fanfiction"Saçmalık , mutlaka bir yolu olmalı! Bir cadı, siren veya ... veya herhangi bir şey! Siz sadece saçmalıyorsunuz!" " Hiçbir yolu yok Niklaus ! Bunu bir an önce kabullen." "Elijah haklı abi. Bize saldırmak yerine bunu kabullenmeyi denemelisin ." "Siz...