"Yakında,kendi evime geri döneceğim galiba."
"Hadi ama bu ilk günün. Ayrıca Mikaelsonlar'ın içindesin aşkım. Ne bekliyorsun ki?"
Haklıydı. Onlar Mikaelsonlar idi. Köken ailenin normal olmasını kimse bekleyemezdi. Mikaelsonlar'ın içinde olmak hayatımda geçireceğim en eğlenceli dakikaların başlangıcıymış gibi hissediyordum.
26.BÖLÜM: ONLARI BULACAĞIZ
1 HAFTA SONRA
Tamı tamına bir haftadır bekliyorduk. Ne cadılar ne de kurtlar bir hamlede bulunmamıştı. Bu durumdan evdeki herkes şüpheliydi. Freya da Hayley ile birlikte Mystic Falls 'a gitmişti.
"Çok mantıksız. " diyerek sessizliği bozdu Rebekah.
"Onlardan adımlarca önde olmamız gerekirken ne düşündüklerini bile bilmiyoruz!" Diyerek memnuniyetsizliğini belli etti Klaus.
"Ya da, belki de hiçbir şey planlamıyorlardır." diyerek mantıklı bir seçenek sundum ama Klaus bana 'bu imkansız aşkım, ' der gibi bakıyordu. Elijah düşünceli tavrını bırakarak aklındaki şeyleri sonunda dile getirdi.
"Peki sizce Hayley neden halâ dönmedi. "
"Dönmesini istemediğim için olabilir mi acaba!" diye bağırdı Katherine kapının ardından. Herkes ona kapa çeneni diyince göz devirip konuştu. "Ne haliniz varsa görün. Sen hariç bebeğim. " diyerek Elijah 'a göz kırptı. Rebekah ona bariz iğrenen bakışlar atıyordu.
"Bugün Hope 'un yanına gideceğim. Bir şey olduğunu düşünmüyorum eğer olsaydı bundan haberimiz olurdu."
"Ben de seninle geleyim Klaus."
"Gerek yok Elijah birinin buraya göz kulak olması gerek. Her zamanki gibi."diyerek güldü Klaus.
"Bugün Kai'nin yanına uğrayacağım. Ondan sonra beraber gideriz " dedim kendimden beklemediğim şekilde.
"O gereksize gitmeni bekleyemeyeceğim Caroline, ayrıca sen Mystic Falls'da deli değil miydin?"
"Peki , o zaman yalnız giderim." Kapının ağzına geldiğimde çıkmadan önce arkamı dönüp konuştum "Ayrıca, unutma. Ben bir cadıyım. "
•••••
Eski evime gelip kapıyı çaldığımda açan olmadı. İçeriyi dinlediğimde hiç ses gelmiyordu, evde değildir diye düşündüm. Arkamı döndüğümde gelmekte olan Klaus'u gördüm.
"Dayanamadın, ha?"
"Tek başına yol sıkıcı olur diye düşündüm aşkım. "
"Sen uslanmazsın, daha kaç defa söyleyeceğim bana öyle seslenme diye!"
"Bilemiyorum aşkım. " derin bir iç çekerek telefonumla Kai'yi aradım. Telefonu kapalıydı.
''Kapalı. " içimde değişik bir endişe hissi doğmuştu. Kapıyı kolaylıkla kırdım.
''Kai? " bağırarak yukarı çıkarken merdivenlerdeki kanlar dikkatimi çekti
"Klaus, galiba bir sorunumuz var." Çoktan yanıma gelen Klaus konuştu.
"Hayley ve Freya da telefonlarını açmıyor. Lanet olsun çoktan başladı bile."
•••
İkimiz de hızlıca arabaya binince Klaus vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı. Çok endişeli gözüküyordu. "Onlara bir şey yaparlarsa, yemin ediyorum ki hepsinin soyunu tüketene kadar durmam."
"Sakin ol Klaus."
"Sakin olamam Caroline, aptal arkadaşın için buraya gelerek yeterince vakit kaybettik zaten."
Duyduğum sözlerle sinirim had safhaya ulaşmıştı. "Yeter artık Klaus, birilerini düşünmesi gereken tek kişi sen değilsin. Kimse sadece senin ailenin etrafında dönemez. Aileni korumak istiyorsun ama farkında bile değilsin Klaus, Kai benim tek ailem ve ben de ona öncelik veririm!"
Bağırarak söylediklerimin karşısında Klaus bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonra sessiz kalmayı tercih etti.
Aradan geçen birkaç saatin ardından kasabaya giriş yapmıştık. Klaus Hope'un okuluna doğru sürerken ben hala sessizliğimi sürdürüyordum. Yol boyunca ikimiz de konuşmamıştık.
Ne diyecebileceğimi bile bilmiyordum zaten. Bazen o kadar fütursuzca konuşuyordu ki , gerçekten onu boğazlayasım geliyordu. Bugün de öyle anlardan birini yaşamıştım.
"Geldik."
Hope gerçekten burada mı okuyordu.
Burası bir malikanenin -kocaman bir malikanenin- okula çevirilmiş hali gibiydi. Her türden ve yaştan kişiler vardı. Sıradışıydı ama düşününce Hope'un gidebileceği tek yer gibiydi.Okulu incelemeyi bıraktığımda bize doğru gelen orta yaşlarda, yakışıklı sayılabilecek bir adamı fark ettim. Adam bize iyice yaklaştığında Klaus gülerek konuştu.
''Alaric!" Klaus'un yüzündeki tebessüm o kadar sahteydi ki onu tanımayan biri bile bunu anlayabilirdi ama zaten Alaric denilen adamın onu tanıdığını düşünüyordum.
Alaric o yapmacık tebessüme gerek bile duymadan sinirle konuştu "Ne işin var burda!"
"Kızımla görüşeceğim."
"Şu an Hope'un sınıfı derste , yani olmaz."
"Kızımı görmek için senden izin almayacağım Ric. Eğer okulunun adının kirlenmesini istemiyorsan bana kızımı getir."
Alaric sinirle arkasını dönüp giderken söyleniyordu. Kısa bir süre sonra Alaric Hope ile beraber geri döndü ve bizi yalnız bırakıp gitti.
"Neler oluyor baba?''
"Annen ve Freya'yı gördün mü Hope?"
"Onlar iyi mi ?''
"Öyle umuyoruz eğer değillerse bile onları bulmak için sorularıma cevap vermen lazım Hope."
Sessizce konuşmalarını dinliyordum.
"En son iki gün önce görmüştüm ondan sonra bana mesaj attılar. Sizin yanınıza döndükleri yazıyordu."
"Bak Hope, şimdi gidip dersine gireceksin ve -"
"Ama baba , benim de sizinle gelmem lazım" diyerek çıkıştı Hope
"En son kendi başına beni dinlemeden bir şeyler yaptığında neler olduğunu hatırla Hope. Hatırla ve bu işi babana bırak."
Hope sessizce başını onaylarca salladı. Gözleri dolmuştu. Klaus Hope'u alnından öptükten sonra konuştu.
"Kai'yi, Freya'yı ve anneni, hepsini bulacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ZAMAN VE SONSUZA DEK
Fanfiction"Saçmalık , mutlaka bir yolu olmalı! Bir cadı, siren veya ... veya herhangi bir şey! Siz sadece saçmalıyorsunuz!" " Hiçbir yolu yok Niklaus ! Bunu bir an önce kabullen." "Elijah haklı abi. Bize saldırmak yerine bunu kabullenmeyi denemelisin ." "Siz...