Hani düşünce sizi kaldıran,karanlıkta boğulurken size aydınlığı gösteren,ağlarken güldüren biri vardır ya işte ben o kişiyi,babamı,7 ay önce trafik kazasında kaybetmiştim.O gün hayatım da o kazada ölmüştü.Gökyüzündeki bulutları, gecemdeki yıldızları, denizdeki maviliği kaybetmiştim. Beni ben yapan her şey uçup gitmişti.Aydınlık günler yok olmuştu.
Babamı kaybettikten sonra İzmir'deki şirketimizi amcam yönetmeye başlamıştı.Annemle farklı bir şehire,İstanbul'a taşındık.Annemi toparlayabilmem hiç kolay olmamıştı.Hayatındaki ilk aşkını kaybeden bir insanı ancak ikinci aşkı olan çocuğu toplayabilirdi.Önce ben onu,sonra o beni toparlamıştı.Birbirimizi düştüğümüz dipsiz karanlık kuyudan çıkarmayı başarmıştık.O zamanlar hayatın gerçekleri yüzüme vurmuştu.Aniden gelen bir haberle,aniden hayat değiştirmiştim.
İstanbul'a taşınınca küçük bir villa almıştık.İki kişi için hâla büyüktü fakat annem istemişti.Sanırım küçük evler onun yok olan ruhunu daraltıyordu.Kararmış hayatımızı daha da karartmamak açısından bu aydınlık evi sevmiştim.Bu nedenle her şeyi anneme bırakmıştım.Kaptan oydu.
Annemin kapımı çalmasıyla gözlerimi açmaya çalıştım.Benimle inatlaşan göz kapaklarımı açmak bir hayli zorlu olmuştu.Annem yavaşça diyemeyeceğim bir hızla yatağımın kenarına çöktü.
Yatağın bir tarafına verilen ağırlıkla başım geriye düşmüştü."Bilge,kuzum,kalk hadi! Okuluna geç kalmak istemezsin değil mi ilk günden?"diye dürttü beni.Bu hayatta asla alışamayacağım bir şey birinin beni zorla kaldırmasıydı.Vücudum eminim ki beni ne zaman kaldırması gerektiğini biliyordu.
"Tamam,geliyorum." diye ofladım ve yorganımı yüzüme kadar çektim.Perdemden sızan arsız ışınlar beni rahatsız etmişti.
Annem odadan çıktıktan sonra kalkıp odamdaki lavaboya gittim.Ani kalkmanın etkisiyle önce bir sendeledim.Günlük işlerimi hallettikten sonra dolabımdan pantolon ve mavi tişört çıkardım.Kıyafetleri nedensiz bir hızla üzerime geçirip saçımı at kuyruğu yaptım.Püskül bir saçınız varsa at kuyruğu her zaman kurtarıcınız olmuştur.
Okulun ilk günü olması şerefine masamdaki maskarayı sürdüm.Sürerken bulaştırdığım için bir de silmekle zaman kaybettim.Uzun beceriksizliğim sonucunda hazırlanmayı başarabilmiştim.Çok uğraşmış gibi kendimi tebrik ettim.Çantamı hazırladıktan sonra odamdan çıktım.Önümdeki uzun merdivene bakıp ofladım.Her zaman bu merdivenlerle bir münasebetim olmuştur.Yani,yanına bir kaydırak yapılsa da kaysam olmuyor muydu?Eğer kendi evim olursa ilk yapacağım şey,merdivenin yanında dönemeçli bir kaydırak olacaktı.
Mutfakta hazırlanmış kahvaltımı hızla yapmaya çalıştım.Bu sabahki hızımı ben bile sorgulamak istemiyordum.Sanki arkamdan atlı kovalıyordu!
Okul için heyecanlı mıydım,aklımın içinde bunun münazarasını yaparken kahvaltımı bitirdim.Ayağa kalkıp kahvaltısını yapan annemi öptüm.Yağlı yağlı dudaklarımla annemin bebeksi tenini mahvetmiştim, bu bana zevk vermişti.
"Anne ben çok geç kaldım.Yanağını silmeyi unutma.Öptüm! "dedim hınzırca gülerek.
Annem tatlı biçimde kaşlarını çatarak " Cadı kızım benim,sakın gerilme ve dikkatli olmayı unutma!"dedi.
Sabah sabah cadı olmuştum yine.Kafamı onaylar biçimde salladıktan sonra spor ayakkabılarımı giydim ve evimi terkettim.Geç kalmamım şerefine üçüncü oflamamı gerçekleştirdim.Aslında annem beni arabasıyla bırakabilirdi ama kahvaltısını bitirmesini istemiştim.
Bir de benim için keyfinden olmasındı.Böyle de ince ruha sahip bir kızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...