Gözlerimi yavaşca açarken hâlâ Mete'nin odasında olduğumu anlamak çok zor olmamıştı.Yatağın karşısında olan pencereden dışarı baktığımda havanın aydınlık olduğunu gördüm.Kendime şaşırdım doğrusu.Genellikle bir yattığımda kış uykusuna girmiş ayı kadar uzunca uyuyabiliyordum.Özellikle stresli olduğum zamanlarda.
Yataktan kalkıp bir umut kapıya gittim açıktır diye.Kulpu kavrayıp aşağı indirdiğimde öyle bir şeyin mümkün olamayacağını anladım.
Demek ki inatcısınız Mete bey!
Ama ben senden daha inatcıydım.
Bu evden üstümdeki tişörtle çıkmak istiyorsam,ki normal şartlar altında istemezdim,çıkarım.Yatağın üstüne kendimi atıp gözlerimi tavana diktim.
Bu Mete'nin kendisi gibi lanet olan evinden çıkıp gitmeliydim çünkü eve gidip kolumu ve boynumu kesmesinin intikam planını yapmalıydım.Ama öncelikle bu evden çıkmanın planını yapmalıydım.Boş siyah tavanda bir cevap arıyordum.Öncelikle bana taytı giyince seslenmemi söylemişti.Asla öyle bir şey yapmayacaktım.Onu insanca konuşup ikna da edemezdim. Tek çıkış fırsatım onu etkisiz hale getirmekti.
Tamam,işte budur
Bir yol buldum ama eğer azıcık olan zekâsını kullanıp benden önce atağa geçerse taytı giymekten başka çarem olmazdı.
Yataktan hızlıca kalkıp telefonumu koyacak bir yerim olmadığı için sütyenimin içine koydum.Şu an buradan kaçabileceğime tek inandığım şey,2 sene önce aldığım dövüş dersiydi.Onu almamın sebebi izlediğim aksiyon filmlerinin etkisiydi.Ama işte,işe yarama sırası gelmişti.
"Meteee!"diye tüm gücümle bağırdım beni duyabilmesi için.Yaklaşık 15 saniye sonrasında adım seslerinden geldiğini anladım.Nasıl anladın demeyin çünkü o yürüdükce evde yapay bir deprem yaratılıyordu.
"Konuş!"diye kabaca bir lafla bana karşılık vermişti.Yani ' ne var 'dersin anlarım da konuş ne!
"Ben gitmek istiyorum."dedim masum bir sesle ama şu an sinsi gülüşüm yüzümdeydi.
"Kuralı biliyorsun!"dedi alay dolu bir ses tonuyla.İçimden sen göreceksin derken dışardan "Evet,giydim.Aç hadi!"dedim sabırsızca.
Anahtarın kilide giriş sesini duyduğum an hazırlandım.Çok heyecanlanmıştım.Sanki şu an her şey ağır çekimde gibiydi.Kapı kolunu yavaşca indirdi ve kapıyı itti.
Önce gözüme sonra bacaklarıma indirdi gözlerini.O taytı giymediğimi anlayana kadar tişörtünü çekerek onu kendime yaklaştırdım ve dizimi bacak arasına geçirdim.
"Has sikt.."diye küfür ederken afallamasından yararlanıp yüzüne yumruğumu geçirdim.Bu yumruğum yaptıkları içindi.Gözlerindeki ölümcül bakışı daha önce hiç görmemiştim.Ama bu sefer gerçekten çok kızgındı.Allahım umarım ölmem.
"Bana yaptıklarının sadece başlangıcı bu!"diye bağırıp odadan hızlıca çıktım.Çıkarken kapıyı da kapadım zaman kazanırım diye.
Merdivenlerden tüm hızımla inip çıkış kapısına geldim.Çıplak ayak ve üstümdeki siyah bir erkek tişörtüyle pek iyi düşünceler yaratmayacaktım ama ölmekten iyidir.Kapıyı açıp çıkmadan önce tek duyduğum ses Mete'nin kükremesiydi.
"Bunu çok fena ödeyeceksin!"
He canım,kesin öyledir!Kim kime ödetiyor görürüz onu.Bahçenin çıkış kapısından da çıktıktan sonra tüm hızımla sokak boyu koştum bir taksi bulana kadar.Sokaktaki insanlar bana deli görmüş gibi bakıyorlardı.Haklılar ben de böyle birini görsem,öyle düşünürdüm.
Gözüme kestirdiğim boş bir taksiye dur işareti yapıp bindim.Aynı aksiyon filmlerindeki gibiydim.
"Nereye hanımefendi?"diye sorunca taksici amca Özge'nin adresini verdim.Araba hareket edince kafamı cama yasladım ve düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...