Ah bir güzel güne daha uyanmış bulunmaktaydım. Yani tam olarak uyanamamıştım çünkü daha gözlerimi açamamıştım ama olsundu.Bu arada beni uyandıran şey ise gözümü hedef almış Güneş ışınlarıydı.Genel olarak sabahları sinirli olurdum ama güneş ışınları benim daha da sinirimi bozmuştu.Yani bu sabahın uzak durulması gereken insanıydım.
Gözlerimi sinirle açıp ayağa kalktım.Şu lanet olası ışığı kesmek için cama gittim ve siyah perdeyi çektim.Şimdi olmuştu işte!Odanın karanlığa gömülmesinin sevinciyle yatağa kendimi attım ve bir yastığa sarılarak gözlerimi yeniden kapadım.Ama bir sorunumuz vardı!
Birinci olarak benim perdem maviydi.
İkinci olarak yastığım neden erkek parfümü kokuyordu?
Bu soruların cevaplarını bulmak için gözlerimi tedirginlikle açtım ve etrafıma baktım.Burası benim odam olamazdı çünkü her taraf siyahtı.Daha dikkatli bakmak amacıyla perdeyi açtım.Etraf aydınlandığında da pek bir fark göremedim.Etraf yine siyahtı sonuçta.
Nerede olduğumu anlamak için etrafı Selena gözlerimle tararken boy aynasındaki yansımama takıldı gözüm.Dünkü elbisemin yerine üzerimde dizimin çok az üstünde olan siyah bir tişört vardı.
Bu benim neden üstümde!!
Ben nereye düştüm böyle!
Kendimi sakinleştirmek için yatağın ucuna oturdum ve hafızamı yoklamaya başladım.Hafızam bana gerekli bilgileri sununca kendimi bir garip hissettim. Dün tecavüze uğrayacaktım resmen!Yani öyle bir şey olsaydı ne yapabilirdim hiçbir fikrim yok.Ama o pislik dünkü yumruklardan ve tekmemden daha fazlasını hak ediyordu.Pislik herif.Dünya o ve onun gibiler yüzünden gelişemiyordu.Bu pislikler ölmeliydi.Şerefsizler!
Sinirlenmemeliydim.
En son bayılacakmışım gibi hissediyordum.Mete beni arabaya bindirmişti ve beni öpmüştü saçımdan.Bir şey de demişti ama hatırlayamıyordum o kadar.Bunları hatırlayabilmem bile zaten bir mucizeydi benim için.
Üstümdeki tişörtü aşağı çekiştirip kapıya yöneldim.Sanki çekiştirince uzuyordu!Şimdi bir teşekkür zamanıydı.Yani en azından bu kadarını yapmalıydım ama başka şeylerden taviz vermek yok kesinlikle.Yaptıklarını da unutamam sonuçta.
Dün anın şokuyla yaptıklarını unuttum ama bugün kafam yerinde.Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Önüme merdivenler çıkmıştı direkt.Ben de etrafa bakarak inmeye başladım.Duvarlar bu sefer griydi. Herhalde renk katayım diye düşünmüştü.Duvarların içinde raflar vardı.Rafların üzerinde de küçük heykelcikler vardı.Modern bir hava katmıştı ama raflar dışında bomboştu. İnsan bir tablo veya fotoğraf asardı.
Ama işte insan dedim.O yüzden normaldir olmaması.Merdivenlerden indiğimde önüme oldukça büyük bir salon çıktı.Ama baya büyüktü yani.Gri koltuklar, önünde beyaz bir sehpa,koskocaman bir televizyon, beyaz dolaplar vardı.Salondan bahçe olarak düşündüğüm yere çıkan cam bir kapı vardı.
Salonun en köşesinde ise kapısı olmayan bir oda.Daha dikkatli baktığımda orasının mutfak olduğunu anladım.Evini-duvarlar dışında-güzel dekore etmişti.Tabi o yaptıysa. Neyse,görevime odaklanmalıydım şimdi.Bu çocuk neredeydi?Salonda değildi. Mutfakta da yoktu.O zaman iş başa düştü.Tek tek odalara bakma zamanıydı.Üst kattan başlama kararı alıp merdivenlere yöneldim.Biri de evini merdivensiz yapsın ya!Olmuyor artık böyle.Yaşlandım ben.Tam tamına 18 yaşındayım.Kaldığım odanın önüne gelip bir yanındaki kapının kulpunu indirdim ama kilitliydi.Şansımı bir diğerinden deneme kararı aldım ve onu da açmayı denedim. Bilin bakalım ne oldu?O da kilitliydi tabi ki.İlla uğraşacaktım yani.Bir kere de şanslı olayım ya!Karşısındaki kapıya geçtim ve onu açmayı denedim umutsuzca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...