Başımdaki keskin acıyla birlikte gözlerimi açtım.
Önce nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım.Beynim yerine gelince etrafıma baktım.Mete yoktu.En son dizlerinde yatıyordum.Sanırım Mete'nin en iyi olduğu konu habersizce gitmekti.Mete'nin yaptığına alınamam,bugün çok yardım etti tüm mallıklarıma rağmen.Beyinsiz bir çocuk gibi davranmıştım,yine de yardım etmişti.Birçok şey olabilirim ama nankör değilim.Ateşin etkisiyle yanan gözlerimle bana doğru gelen anneme baktım.Hava daha kararmamıştı.Neden işte olmadığını anlamamıştım desem yalan olurdu.Hasta kızı için işten çıktığı belliydi.
"Uyandın mı,kızım?"diyerek yanıma geldi ve oturdu.Yok anne,ben gözlerim açık uyuyorum.
"Ne ara geldin,anne?"diye sordum çatallaşmış sesimle.Sesim tam anlamıyla travestiler gibi çıkıyordu.
"1 saat önce geldim.Beni niye aramadın kuzum?"
diye kızdı annem.Tatlı tatlı kızıyordu."Çok da hasta değilim ya.Çok şiddetli değildi."dedim ve hapşırdım.Sonra güldüm.Hiç hasta değilmişim valla.
"Belli,şu haline bak!Yüzün domatesten beter olmuş.Mete de olmasa öğrenemeceyeceğim kızım ne halde." diyip trip attı annem bana.
"Mete seni mi aradı?"diye sordum yattığım yerde doğrularak.
"Evet.İşi çıkmış,sen evde yalnız kalma diye bana haber verdi.Ne iyi çocuk."dedi ve bana göz kırptı.
Annemin bu göz kırpmasından sonra kafamı yastığa gömdüm.Neden bilmiyorum ama annem lütfen benimle bu konuları konuşmasın."Hmm,tamam."dedim yastıktan dolayı boğuk çıkan sesimle.
"Dön bana bakiyim."diyince kafamı yastıktan çıkarıp anneme çevirdim.Elini alnıma uzatıp ateş ölçer görevini gördü.Oysa masanın üzerinde gerçek bir ateş ölçer vardı.
"Ah be kızım,ne yaptın kendine böyle."dedi endişeli bakışlar atarak.
"Ah anne,ölüyorum."dedim ve elimi alnıma koyarak bayılma taklidi yaptım.Gerçekten bayılma olasılığım da vardı.O kadar hastaydım.
"Ağzından yer alsın.Şurup içtin mi?"diye sordu.Ben de kafamı salladım.
"Tamam,ben sana şöyle bir şifa çorbası yapayım."
dediğinde yüzümü buruşturdum.Normalde lezzetli yemekler yapıyordu ama o çorba...Vitaminli olacak diye ortaya saçma sapan bir şey çıkartıyordu."Ya annee!Acı bana ne olur!"dedim kaşlarımı çatarak.Yavru Bilge bakışları atıyordum.
"Hasta olmadan önce düşünecektin."dedi ve alnımı öpüp ayağa kalktı.Sanki bilerek hasta olmuştum yani.Belki dikkat etmediğim için olabilirdi.
Annem mutfağa gidince tek başıma kaldım.Boş boş tavana bakıp kara kara düşünmeye başladım.Çok sıkılmıştım.Hayatımdan dakikaları bu şekilde harcamak yerine kitap okumaya karar verdim.
Karşımda duran büyük kitaplığa gitmek için ayağa kalktım.Başımın üstüne tonlarca taş yağmış gibi tepetaklak oldum.Tüm kemiklerimin ağrısı da pek yardımcı olmuyordu.Bayılmadan yavaşça kitaplığa gittim ve rastgele kitap seçtim.Burada daha çok annemin kitapları vardı ve pek ilgimi çekmiyordu.
Yatağıma çevirdiğim koltuğa geri yattım ve kitabı açtım.Kitabın ilk 10 sayfasını bile okuyamamışken zil sesini duydum.Tam ayağa kalkıyorken annem mutfaktan çıkıp "Sen yat!" dedi ve girişe doğru gitti.
Canıma minnetti benim,yeterki yatayım.Yattığım yerden kimin geldiğini görmeye çalışıyordum.Deniz'in sesini duyunca kim olduğunu da öğrenmiş oldum.Deniz,gülerek bana doğru geliyordu.İşte, kara gün dostu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...