Sabah enerjik bir şekilde kalkmış,odamda yarışma için dans çalışıyordum.Bugün en sevdiğim günlerden biri olan cumartesiydi.Aşırı derecede yorucu olan bir haftayı daha geride bırakmıştık.Bu okul haftasında psikolojim sonuna kadar sınanmış,
acı nedir bir kez daha öğrenmiştim.Bundan kesinlikle şikayetçiydim fakat olumlu yönünden bakmaya çalışıyordum. Öldürmeyen şey güçlendirirdi insanı.
Ben de ölmediğime göre kendimi güçlendirmeliydim.
Bozulan duruşumu ve kaybolan cesaretimi geri kazanmalıydım çünkü bundan sonra taviz vermeyecektim kimseye.Dans için şarkımı seçmiştim fakat koreografim hazır değildi.Yarışma haftaya pazar günüydü ve eğer kazanmak istiyorsam daha sıkı çalışmalıydım.
Aslında kazanmak da istemiyordum,sadece içimde kaybolan dans tutkusunu bulmak istiyordum.Belki o zaman,tüm duygularım dansla yok olurdu.Yaklaşık 30 dakikalık bir çalışmanın ardından bırakmaya karar verdim.Eminim ki hamlamış olan kaslarım,yarın bana güzel ağrılarla geri dönecekti.
Çalan müziği kapatıp aşağı inmeye karar verdim.
Annemin kahvaltıyı hazırlamış olduğunu umuyordum.Bugün işe gitmemişti çünkü kim olduğunu bilmediğim arkadaşı gelecekti.Dün beni uyandırdıktan sonra güzelce evi temizlemiştik. Aslında tek yaptığım,masaların tozunu almaktı fakat şunu belirtmek isterim ki,bu konuda başarılı olduğumu düşünüyordum.Anlamadığım biçimde, annem tersini düşünüyordu.Telefonumu alıp merdivenlerden koşarak indim ve mutfağa aç bir ayı edasıyla daldım.Tahmin ettiğim gibi annem güzel bir kahvaltı hazırlamıştı.
"Günaydın kuzum."dedi annem masaya otururken.
"Günaydın."dedim gözüme patates kızartmalarını kestirerek.Ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim?
"Yemeğini hızlı ye,küçük hanım.Daha bir sürü işimiz var.Akşam için bana bir tatlı gerekiyor ve bunu, benim hamarat kızım yapabilir diye düşündüm."dedi gülerek.Kendisi bile inanmamıştı bunu derken, yüzündeki ifadeden çok net anlamıştım.
"Seve seve yaparım ama zehirlenirseniz benden değil."dedim tabağıma patatesleri doldururken.
"Sen yap da zehirlenmek önemli değil."dedi.Annem benim böyle şeyleri öğrenmemi istiyordu.Eskiden evimizde bir hizmetli bile olmazdı.Asla şımarık yetiştirmemişti ve bunun için ona binlerce teşekkür borçluydum.Yoksa,Allah korusun,Ceyda gibi de olabilirdim.
"Ne zaman gelecekti misafirin,anne?"diye soru yönelttiğimde "Akşam yemeğinde."diye cevap verdi.Neyse,en azından daha çok zaman vardı.
Yemeğime devam ederken telefonumdan mesaj sesi geldi.Açtığımda Özge'nin mesaj attığını gördüm.
Özge:Selam güzellik!
Özge:Bence bugün dışarı çıkmak için çok güzel bir gün?
Sunduğu teklif çok cazip gelmişti.Biraz düşündükten sonra test çözmem gerektiği aklıma geldi.
Ben:Ders çalışmam gerek ve akşam misafir geliyor :/
Özge:Amannn taktığın şeye bak.Ders de çalışırız,gezeriz de,akşama kadar geliriz de.🥺
Ben:Tamam.Sen konum at 1 saat sonra gelirim.
Özge:Ayy,tamam benim tatlı kankişkom.Hadi bayy!
Özge'nin verdiği tepkiye gülümsemeden edemedim.
Beni kolayca ikna etmeyi başarabilmişti.En azından ders çalışacağız diye düşündüm fakat içimden bir ses öyle olmayacağını söylüyordu."Anne,Özge'yle dışarı çıkabilir miyim?"diye sordum.
"Hmm bir düşüneyim.Akşama evde olursan sorun olmaz."dediğinde gülümseyerek "Tamam."dedim.
Annem,dışarı çıkıp sosyalleşmem konusunda çok ısrarcıydı.Ona göre git gide içime kapanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...