2-ÇİLEKLİ SÜT

8.1K 223 57
                                    

Akşam kapatmayı unuttuğum perdeden sızan güneş ışınlarıyla birlikte uyandım.Sanırım bu en gıcık uyanma şekli olabilirdi.Bir şey sizi uyandırıyordu ve ona kızamıyordunuz bile.Yani,isterseniz kızabilirdiniz fakat insanlar sizi şizofren sanabilirdi.

Komodin yerine yerde duran telefonumu alıp saate baktım.Saat 6.30 idi ve okul ise 8'de başlıyordu.Kış uykumdan erken kaldırılmıştım.Oflayarak sıcacık yatağımdan her ne kadar istemesem de kalktım.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.Aynada şişkin yüzüme baktım.Umarım sadece benim yüzüm kalkınca balon gibi şişmiyordu.

Banyodan çıkıp üzerimi değiştirmeye karar verdim.Eee,ne demişler?Erken kalkan yol alırmış.
Dolabımdan beyaz bir tişörtle kot pantolon çıkardım.
Beyaz tişörtü üzerime geçirirken kolumda bir acı hissettim.

Bu acı neydi?

Beynimin yavaşça yerine gelmesiyle vücudumu sinir kapladı.Beynimin bir yerlerinde korku da duruyordu fakat sinir her yerimi kaplamıştı.Bir şekilde ondan intikamımı alacaktım.Sessiz,sakin,huzurlu biri olabilirdim fakat yeri geldiğinde cevaplarını da vermeliydim.Bana daha büyük bir zarar verebilirdi fakat yakın veya uzun gelecekte ona ödetecektim bunu.

Düşüncelerimi bir kenara saklayıp pantolonumu da giydim.Askılıktan kot ceketimi alıp odamdan çıktım.
Merdivenlere günlük oflamamı gerçekleştirip aşağı indim.Bir gün buradan yuvarlanacaktım da acaba ne zaman olacaktı bu?

Mutfağa yaklaştıkça güzel kahvaltı kokuları almak isterdim.Ne yazık ki annem işten geç geldiği için bu mümkün değildi.Dolapların birinden kase alıp masaya koydum.Meyveli mısır gevreğini ve sütü içine döktüm.Bu kahvaltı da çok güzeldi diyerek kendimi avutmaya çalıştım.Hünerlerimden sadece biri ve tek olanıydı.

İştahla mısır gevreğimi bitirip kaseyi bulaşık makinesine koydum.Böyle de düzenli biriydim işte.Pantolonumun cebinde duran telefonumu aldım.Saat 7.30 olmuştu.Okulum yakındı ama dünki gibi bir geç kalma gerilimi yaşamak istemiyordum.
Bu yüzden yola koyulmaya karar verdim.

Kapıya gelince dün fırlattığım çantamı sırtıma geçirdim.Boy aynasından kendime bakıp biraz tipime sövdüm.Arada neden bu kadar sıradanım diye düşünmüyor değildim.

Gözlerimi aynadan alıp evden çıktım.Bugün yürümeyi tercih ettim.Yürümek demek,düşünmek için bir sürü vakit demekti.Rüzgarın hafiften esmesiyle derin bir nefes aldım.İşte,yaşadığımı hissettiğim anlardan biriydi.Dünya'ya farklı bir gözle bakınca aslında sorunlarımın ne kadar küçük olduğunu hatırlıyordum.Tabi,bu demek değil ki onları çözmeyecektim.Savaşmak,her insanın kanlarında vardır.

Okul görüş açıma girince sabah sporumu tamamlamış oldum.Sağlık açısından iyiydi.Okulun muhteşemliğini yeniden düşünürken patikayı yarıladım.Her sabah bu uzun patikayı yürüyecek olmak beni yoracaktı.Üşengeç bir ayı olduğum için beni taşımak için vinç gerekecekti.

Etrafıma baktığımda çardak ve bankların dolu olduğunu gördüm.Okulun ikinci günü olmasına rağmen insanlar özlemlerini giderememişti demek.
Benim de özlemimi gidermem gereken arkadaşım vardı fakat çok uzaklardaydı.Modumu düşürerek sağıma baktığımda Emir ve Kerem'i gördüm.
Yanlarında ise iki tane kız vardı.O ruh hastasının olmadığına şükrettim.Psikopat hayvan daha ortalarda yoktu.Kendi iyiliği için olmasın zaten dedim içimden.Sanki bir şey yapacakmışım gibi.Arada benim de içime bir öküz kaçıyordu.

O iki kıza dikkatle bakınca iyi niyetli olmadıklarını gördüm.Emir ve Kerem'e yılışıyorlardı.Bir tanesinin yanlışıkla iç çamaşarını göreceğime yemin edebilirdim.Giydiklerine karışamazdım fakat bence okulun bir resmiyeti olması gerekiyordu.

Siyah Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin