Artık ne yapacağımı biliyordum.Hayatım boyunca yaptığım şeyi yapıp,hiçbir erkeğe güvenmeyecektim.
Zaten paronayaklaşmış beynim bir daha güvenemezdi.Derin bir nefes alıp kabinden çıktım.Kızarmış gözlerimle aynadaki yansımama baktım ve kalbime her zaman bunu hatırlatacağıma söz verdim.Ne zaman ona inanacak gibi olsam bu görüntü aklıma gelecekti.Karşısındakini saf sanmıştı,ki biraz öyle olabilirdim,ama salak değildim.
Özge'nin ellerimi boyamasına şükredip musluğu açtım.Yüzümü ve ellerimi soğuk suyla yıkadıktan sonra kuruladım.Aynadaki yansımama bakıp gülümsedim,kızarmış gözlerime rağmen.Sanırım bu bir delilik başlangıcı olabilirdi fakat ne zaman ağlasam 'yıkılmadım,ayaktayım' pozu verirdim aynada.İstisnalar hariç tabi.
Tuvaletten çıkınca istemsiz kafam onları gördüğüm köşeye gitti.Kimse yoktu.Ya ben o kadar uzun durmuştum tuvalette ya da işlerini halletmeye başka yere gitmişlerdi.İkinci seçenek daha mantıklı geliyordu.Kafamı önüme çevirdiğim anda hızla sert bir bedene çarpmam bir oldu.Kime çarptığımdan çok,burnumun kırılıp kırılmadığını umursuyordum şu an.Gerçekten çok acımıştı!Kanıyor bile olabilirdi.
Acıyan burnumun verdiği hiddetle bana çarpan kişiye döndüm.Mavi gözlü ve sarışın bir çocuktu. Keskin yüz hatlarıyla oldukça yakışıklı duruyordu.
Endişeli gözlerle bana bakarken "Seni göremedim,iyi misin?"diye sordu.Soruş biçiminde bir düşüncelilik vardı,Mete gibi bir dağ ayısının aksine!
"Sorun değil,alıştım artık."dedim elimi burnumdan çekerek.Şu okula geldiğimden beri çarpan çarpanaydı zaten.
"Burnundan akan kan öyle söylemiyor.Bir bakayım."
diyip yüzüme doğru yaklaştırdı yüzünü.Yakınlığımız yüzümdeki nefesini hissedecek kadardı.Bu durumdan hiç hoşlanmamıştım fakat iyi niyetini de kırmak istemiyordum."Önemli bir şey değildir,ben hallederim."diyip geri çekildim.
"Senin gibi güzel bir kızla böyle karşılaşmak istemezdim.Özür dilerim."dediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.Böyle bir şey demesi,özellikle tuvalette düşündüklerimden sonra,
yarama tuz basmak gibi bir şey olmuştu."Bir dahakine dikkat edersen,güzel kızlarla daha normal karşılaşırsın."demekle yetinip daha yeni çıktığım tuvalete geri döndüm.Hayır yani neden bir erkek de düzgün değildi?Hepsinde bir güzel kız sevdası,hepsinde bir yalan!
Tuvalete girip burnuma bir süre peçete tuttum.Birine çarpıp burnum kanamadı da demezdim artık!Hayat sırayla tüm acıları bana tattırmaya kararlıydı.Ben saldım kendimi akışa artık,kim ne yapıyor umrumda değil.Peçeteyi burnumdan çekince aynada burnumun içine baktım.Sanırım birkaç kılcal damar patlamıştı, kanaması durmuştu şimdi.Burnumun çevresindeki kuru kanı temizleyip,kantine gidebilmeyi amaçlayarak tuvaletten çıktım.
Neyse ki düzgün bir biçimde kantine inmeyi başarmıştım.Tek yapmam elimi yıkamakken neredeyse 10 dakikam çöp olmuştu,gereksiz kişiler nedeniyle.Özge'nin yanına giderken Elif'in yemekleri almış hatta yemeye başladıklarını gördüm.
"Bilge'yi beklemesin kimse zaten."diyip yanlarına oturup yemeğimi önüme çektim.
"Bilge,iyi ki bir elini yıkamaya gittin ha!Kaç saat oldu?"dedi şüpheli bir ses tonuyla.
"Sıra vardı."dedim kısık bir sesle.O görüntü aklıma gelince kendimde konuşacak güç bile bulamıyordum.Kendimi bu yalandan masala çok çabuk kaptırmıştım.
"Kesin öyledir."diye bana doğru fısıldayıp pizzasını yemeye devam etti.
Elif'e dönüp "Yemek için teşekkürler."dedim.Naziklik ruhumda var,biliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
General FictionAşk, zıt kutupları birbirine çeken evrenin bir kanunudur. Bilge'nin iyilik parıltılarının serpiştirildiği ruhuna karşı Mete'nin siyaha bürünmüş hayatına karşı olan bir savaştır,aşk. Gururunu her şeyden üstün tutan bir kız ile insanların gururunu hiç...