episode#49

1.3K 52 66
                                    

Yemeğimi yerken aynanda da çalan telefonumu açtım.
Gecenin on birinde sıkıntı basmış ve kendimi mutfakta bulmuştum. İki gündür soo min ablamda kalıyordum. Düşünmek için çok fırsatım olmuştu ve ben neredeyse karar vermiştim, oldukça zor olsada bir sonuca ulaşmak beni az da olsa rahatlatmıştı.

Neyseki düşüncelerimi durdurup çalan telefonu açıp kulağıma götürebildim.

-yu Jin?

Baekhyun'du ara ara telefonla konuşuyorduk, sesini duymaya ihtiyacım oluyordu. Onun da öyleydi büyük ihtimalle ki sabah akşam konuşuyor sayılırdık. Tabikide sadece bir kaç saniye süren konuşmalardı bunlar ama yinede iyi olduğunu bilmek istiyordum.

-efendim baekhyun?

-napıyosun?

-öyle birşeyler atıştırıyordum,sen?

-yu Jin iki dakika dışarı gelsene.

Ne?

-neden?

-kapının önündeyim.

Ahh sonunda yüzünü mü görücektim? Çok özlemiştim, ona söylemesemde onu görmek için can atıyordum. Bu süreç gerçekten işkence gibi geçmişti salakça bir ceza gibi geliyordu arada ama bir yanım hala en mantıklısı bu diye sayıklıyordu.

-geliyorum.

Telefonu kapatıp hızla kapıya koştum, kapıyı açmadan önce nefesimi düzene sokup meraklı gibi görünmemeye dikkat ettim, şu an ona tavırlı olduğum için burdaydım. Bazı şeyleri içimde çözümlemek için, meraklı gibi atladığımı sanmamalıydı.

Kapıyı açıp dışarı doğru adımladım. Arabaya sırtını yaslamış bana bakıyordu, karşımdaydı.
Olduğu yerde dikleşip bana doğru bir kaç adım attı,bende ona yaklaştım. Hava biraz soğuktu doğrusu ama bu anı hırka almaya giderek bozamam. Bu özlediğim yüzden daha da mahrum kalamam.

Karşı karşıya durduğumuzda beni süzdü, ardından kısa bir süre kıkırdadı. Nedenini merak edip bende kendimi süzdüm ki, yüzümü hatırlamamla yıkılmam bir oldu. Saçımı öylesine toplamıştım, yüzüm gözüm birbirine girmiş gerçekten komik bir şekilde pijamalarımla dikiliyordum. İlk kez böyle görmüyordu beni ama yinede utanç verici oluşu her zaman aynıydı.

Moral bozukluğuyla nefesimi dışa verdim.

-nasılsın?

Baekhyun sorusunu yönelttiğinde kafamı kaldırıp ona baktım, demin gülsede şu an öyle üzgün ve yorgun gözüküyordu ki. Bende nasıl olduğumu oldukça belli ediyordum bence, yıkık.

-iyiyim,sen?

-ben pek iyi değilim.( Baekhyun)

Belliydi zaten,bir sorun olduğu anlaşılıyordu.

-neyin var baekhyun?

Kollarını yavaşça açıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı, bende kollarımı onun gibi hızlıca onun bedenine sardım. Doğal kokusu o kadar farklıydı ki, dünyanın en güzel kokusu olabilirdi. Çok yumuşak kokuyordu,çok sakin. Gerçekten üzgündü belli ki,öyle sarıyordu ki beni,unutmak ister gibi,hiç yaşamamış gibi.

-bugün hamile bir kadını öldürdüm.

Duyduğum şeyle zihnim boşaldı ve baekhyun'un sırtını okşayan elim duraksadı. Bu nasıl olabilirdi? Bunu yapıcak kadar cani değil ki. Duyduğum şey beni yanıltıyordu büyük ihtimalle başka türlüsünün imkanı dahi yoktu.

-neden?

O kafasını daha da boynuma gömerken konuştu.

-bizi öldürücekti. Aslında bebeği zaten ölmüş içinde yarın onu aldırıcakmış ama bugün ekibiyle bizi saldırınca uzun zamandır beklediğimiz bir av olduğu için,bizi öldürmesini engellemek için yaptım.

Mafia_yjuinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin