Mafia_yjuin

episode#50

50🌼

Açılan uzun uzun uzun ara dolayısıyla özürlerimi iletiyorum size güzelliklerim, kuzularım. Umarım bu bölüm moral istiyenlere moral, ara vermek istiyenlere küçük bir kaçamak olur. Sizleri özledim, yorumlarınızı tek tek cevaplamak istiyorum lütfen benimle konuşun bol bol kuzucuklarım.💕

İlk soru benden nasılsınız görüşmeyeli?🌸🎈

Yaklaşık 3 saat süren yolculuğun ardından chanyeol'un normal şartlarda benimle paylaşmicağı bilgiye şu an küs olmam nedeniyle biraz uyanıklık yapıp ulaştım. Ona biraz bu konuda tepki gösterince kıyamam hemen söylemişti.

Bong cha'nın baekhyun'u çağırdığı daejeon'da ki eve nihayet ulaşmıştım. Artık onu birinin durdurması gerekirdi. Bizim peşimizi bir türlü bırakmıyordu ve ben bundan çok bunalmıştım ama bugün o da ben de bunu halledicektik.

Arabayı kiltleyip eve doğru ilerledim. Bir an önce halledip kendi evime dönmek istiyordum.

Kapıda durup yavaşça Zile dokundum, çok geçmeden kapı aralanmıştı.
Beni karşılayan ise görmeyi istediğim yüze sahip kişiydi, yine o itici ifadesiyle burda dikiliyordu. Şaşırmıştı,eminim ki burda baekhyun'u görmeyi yeğlerdi ama bu bir daha olmicaktı.

-yu Jin? Ne işin var burda?(Bong cha)

-seninle birşey konuşucam.

Sert ses tonumla cevapladım. Bu ses tonu için uğraşmamıştım bile.
Bende içeri geçmeye meraklı değildim ama burda da dikilip konuşamazdım.
Beklediğimin aksine bir tepki verip sırıttı, bildiğin sırıttı yani gülmek değildi bu.

-sen bilirsin,içeri geç.

O kapıyı daha da aralayıp gerilerken bende içeri doğru adımladım, biraz gergindim doğurusu zaten baekhyun'la aram iyi değildi ve daha kötü şeyler duyup aklımı bulandırmak niyetinde değildim.

Ben büyük kapıdan içeri adım attığımda koltuğa oturmuş sırtını yaslamış telefonuna bakan bedenle afalladım, pardon bedenlerle afalladım.

-o yu Jin?

-vay vay sende mi bize katılıcaktın bu ne süpriz?

Bu kadın neyin derdindeydi? Shin dong ve seung heon mu?

-sizi burda ne arıyorsunuz?

Ben anlamsız bakışlarımı ikisinde dolandırırken ikisi de pis pis sırıtıyordu.

-yu Jin'in de bu anlaşmaya ortak olucağını söylememiştim bize Bong cha.

Bakışlarımı hala ikisi üzerinde gezdirirken cümlenin sonunda çıkan isimle bong cha'ya döndüm. Neyin anlaşmasıydı bu, nasıl bir olurlardı.

-sizi burda napıyorsunuz?

Sonunda sesimi çıkartmayı başarıp onlara yönelmiştim. Oturdukları koltuğa doğru bir iki adım atıp duraksamıştım. Bong cha arkamdan gelip onların yanına yerleşmiş ve eliyle karşıdaki koltuğu işaret etmişti.

-buyursana.

Şaşkın gözlerimi onlardan alıp gösterilen koltuğa oturmuştum. Bu anlaşma beni korkutsada burda bulunma amacımı unutmamam lazımdı.

-sen neden gelmiştin?(shin dong)

Yüzümü ve gözlerimi direk Bong cha'ya çevirmiştim.

-bong cha seninle özel birşey konuşmak istiyorum..

-buyur konuş.

Rahat tavrıyla karşılık vermişti. Onun çekineceği birşey yoksa benim hiç yoktu.