-12- / 2
Uzun ve sancılı süren her başlangıç, emeklerinin meyvesini er ya da geç verirdi. Alara ve Burç'un ilişkisinde de durum farklı olmamıştı başlangıçta. O geceden sonra güzel bir ilişkiye adım atmışlardı, sevgili olmuşlardı. Alara Burç'u uyarmıştı, "Bu şansı mahvetme, bizi mahvetme." demişti. Peki, bu sözü kendisi de tutabilecek miydi? Hayatın onlara ne gibi bir oyun hazırladığını bilmeden mutluluğun tadına varırken, günün birinde bu sözü çiğneyebileceğinin farkında mıydı? Sahi, her şey insanların elinde miydi? Yani verilen tüm kararlar bizim gerçek düşüncelerimizden doğan özgür kararlar mıydı, yoksa yaşadıklarımızın sonucunda vermek zorunda bırakıldığımız kararlar mıydı? Bunu zaman gösterecekti.
Ertesi gün bu ilişkinin başlangıcı şerefine Aydan ve Ümit'le akşam yemeğine çıkmışlardı. Bu sayede Burç ve Ümit'in arasındaki buzlar da erimiş hatta Burç Ümit'in Aydan'la olduğunu öğrenince hem rahatlamış hem de Alara'nın hınzır planına gülmüştü. Bu kadın gerçekten onu parmağında oynatacak kadar zekiydi.
Ümit "Kadehimi, çiçeği burnunda çiftimiz için kaldırıyorum." dediğinde Aydan da ona memnuniyetle eşlik etmişti.
Alara çok mutluydu. Uzun zamandır beklediği an gelmişti. Her ne kadar Burç'un gelgitli tavırları onu endişelendirmiş olsa da bunun bir önemi olmadığını, artık ona bir nebze olsun güvenmesi gerektiğini hatırlatıyordu kendine. Güven olmadan ilişki olmazdı. Ve Burç da tüm cesaretiyle karşısına dikilip duygularını açmıştı. Şuan için güvenmesi için tüm bunlar yeterli görünüyordu.
Öte yandan Burç ise hayatında ilk defa böyle yoğun duygular tadıyordu. Daha önce hiçbir kadına hissetmediğini duyguları Alara'ya karşı hissediyordu. Hep filmlerde, dizilerde görürdü. Uslanmaz çapkın bir adam, sonunda hiç olmadık bir kıza âşık olup başını belaya sokardı ya hep; Burç böyle şeylerin sadece filmlerde ve dizilerde olduğunu sanır hatta o çapkın adamla alay ederdi. Ben böyle olmayacağım, derdi hep. Çünkü bunlar hep hayal ürünü. Şimdi hâlini görünce ne kadar büyük konuştuğunu hatırlamıştı. Meğer tüm bunlar sadece televizyonda olmuyormuş, diye geçirmişti içinden. Alara'yı gördükten, ona âşık olduktan sonra da buna emin olmuştu. Aşk diye bir şey gerçekten vardı. Peki, sonsuza dek sürüyor muydu? Bunu Alara'yla deneyimleyip öğreneceklerdi.
Yalnız şunu çok iyi biliyordu genç adam, ona güvenen bu peri kızını asla üzmeyecekti. Ne gerekirse yapacaktı ama asla üzmeyecekti. Çünkü bu şartla başlamışlardı ilişkilerine. "Bu şansı mahvetme, bizi mahvetme." demişti. "Eğer mahvedeceksen hiç başlamayalım." diye uyardığında, sözlerinde ona güvenebileceğinden emin olmak isteyen bir ifade vardı. Onun kendisine güvenmekte ne kadar zorlandığını anlamış ve bunda da son derece haklı olduğunu fark etmişti. Gözünün önünde flörtleştiği kızları düşündüğü zaman... Kim olsa aynı güvensizlikle yaklaşırdı herhalde. O anları hatırladıkça yerin dibine geçmek istiyordu. Ancak onun için yeni bir çağ başlamıştı; Yalnızca Alara'nın varlığını sürdürdüğü bir çağ...
O güzel gecenin sonunda Burç her centilmen erkek gibi kız arkadaşına odasının önüne kadar eşlik etmişti. Alara ise bulutların üstünde gibiydi, çok mutluydu. "Bu güzel gece için teşekkür ederim." Aklında hâlâ romantik müzik eşliğinde dansları dönüp dururken "Çok hoş ve romantik bir geceydi." diye eklemişti.
"Bundan sonraki tüm gecelerimiz böyle olacak."
"Umarım..."
"Güven bana."
Güvenebilir miydi? Bilmiyordu. Ama güvenmeliydi çünkü güven olmadan bir ilişki yürümezdi, bunu çok iyi biliyordu genç kız. Hem gerekli tüm sözleri aldığına göre bir şans vermenin zararı olmayacaktı. Burç eğilip bir teşekkür busesi beklerken ve genç kız da bunun farkındayken yalnızca gülümseyerek el sallamış ve yavaşça kapıyı kapatmıştı. Sırtını kapıya yaslayıp alt dudağını ısırdığında Burç'un kapı önünde nasıl da şapşal kaldığını düşünüp sessizce kıkırdıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM: Bir Topuklu, Bir Papyonlu ღBİTTİღ
HumorBirbirinden habersiz, gelinin de damadın da düğününden kaçtığını düşünün. Eş zamanlı olarak... Gelinsiz, damatsız bir düğün... Ve kader onları tekrar karşılaştırırsa, ne olur? ♚ ♔ ♚ Gülmeye ve birbirinden tuhaf tesadüfl...