Biliyorsunuz ki hikâyelerimi sevenler için arada hikâyelerimde yeni kurgularımdan bahsedip duyuru yapıyorum.
Yine bu tarz yeni bir hikâyeye başladım. İlgilenenler için;Hikâyenin Adı: KARALANMIŞ SAYFALAR
BİR ALINTI
Adamı iterek "Defol odamdan! Defol! Hiçbirinizi görmek istemiyorum! Katilsiniz hepiniz, katil!" diye bağırmaya başlarken kendini kaybetmiş gibiydi. Sinirden her yanı titriyor, kolları bacakları tutmuyordu sanki. Kollarını kavrayarak kendisini durduran adamın gözlerine baktı. O gözlerde alev alev ihtiras vardı. İçinde istemsiz duygular kaynarken buna kayıtsız kalması çok zordu.
Düşmek üzereyken yakaladı kendisini Korel. Kollarından yukarı kaldırıp uzun uzun baktı gözlerine. Bu evdeki herkesten ettiği gibi kendisinden de nefret ediyordu. Ve bunu bilmek genç adama hiç iyi gelmiyordu. Normalde hakkında kimin ne düşündüğü umurunda olmazdı. Evet, katildi. İnsanları öldürüyordu. Yalan değildi bunlar. Ama o böyle yetişmişti, bunlara alıştırılmıştı. Karanlık taraftaydı ve bunu değiştiremezdi. Irmak bunların ne kadarının farkındaydı, bilmiyordu ama nefretini gözlerinden görebiliyordu. O tatlı, sıcak kahverengi gözleri genç adama nefretle bakarken Korel'in bakışlarında arzu ve ihtiras vardı. Nasıl olduğunu anlamadan, sebebi bilinmeyen bir çekimle kızın dudaklarına yapıştı aniden. Onun dudaklarında en güzel rüyaları gördü, hissetti. Irmak da kendini geri çekmemişti. Demek ki o da aynı duyguları paylaşıyordu.
Irmak'a gelince... O sanki havalanmış bulutların üstünde uçuyordu. Daha önce kimsede hissetmediği o duygular dolmuştu beynine. Yasak, yanlış olduğunu biliyordu. Yapmaması gerektiğini çok iyi biliyordu ama kendini bu rüyadan alıkoyamıyordu. İçinde dolup taşan hisleri engelleyemiyordu. Şimdi geri çekilmesi gerekiyorken o dudaklara karşılık vermesi yanlıştı. Olmamalıydı. Bunun birçok sebebi vardı. Korel'in aileden biri olması, böyle gelenekçi bir ailenin de ilişkilerine sıcak bakmayacağı hatta engel olacağı anlamına geliyordu. Üstelik ikisinin dünyasının farklı olması bu sebeplerden en mühimiydi. Şimdi bunları düşünemeyecek kadar aşk sarhoşuydu. Adamın işini bilen dudakları kendi dudaklarını tutkuyla ısıtırken bu sıcaklıktan ayrılmak zorunda olduğunu bıçak gibi keskin bir biçimde fark etti. Aniden o dudaklardan ayrıldı, geri geri giderek ve başını iki yana sallayarak "Hayır! Hayır!" dedi. Bu olmamalıydı.
Hiçbir tepki vermedi. "Neden?" diye bile sormadı. Çünkü nedenini çok iyi biliyordu ve Irmak'a hak veriyordu adam. Yüzündeki o ifadesiz bakışla kızı süzdü yalnızca.
"Böyle bir şey hiç yaşanmadı. Hiç yaşanmadı."
SİZLERİ YENİ HİKÂYEMİN BÜYÜLÜ DÜNYASINA BEKLİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM: Bir Topuklu, Bir Papyonlu ღBİTTİღ
HumorBirbirinden habersiz, gelinin de damadın da düğününden kaçtığını düşünün. Eş zamanlı olarak... Gelinsiz, damatsız bir düğün... Ve kader onları tekrar karşılaştırırsa, ne olur? ♚ ♔ ♚ Gülmeye ve birbirinden tuhaf tesadüfl...