6

1.1K 47 0
                                    

Multi: İdil Öncü

Hazan gelmeden hemen önce İmge arabaya koşup yedekte tuttuğu kamp sandalyelerinden birini daha getirdi. Boşta duran sandalyeye çıplak ayaklarını uzatarak gülüp eğlenmiş ve Hazan hakkında fikir sahibi olmaya çalıştı. Ona istediğini verememiştim çünkü kızı ben de tam anlamıyla tanımıyordum.

Bildiğim kadarıyla o da diş hekimliği okuyordu. Kendi halinde göründüğünü her ne kadar söylesem de; benim gibi de değildi. Kendi arkadaş çevresi vardı ve benden üst sınıftaydı.

Hazan benim kadar acınası bir halde değildi.

Üniversitede diğerleri gibi bir arkadaş grubum yoktu. Sürekli konuştuğum, belki de konuşmak zorunda olduğum, üç bilemedin dört insan ya vardı ya da yoktu. Bunlardan birisi oda arkadaşım olan Simge'ydi. Diğerleriyse aynı sınıfta olduğum Atakan, Muhammet ve Bilge'ydi. Hepsi kendi halinde takılan, kendi dünyalarındaki sorunlarla baş eden tiplerdi.

"Kız güzel mi?" diye anlam veremediğim bir soru sordu İmge.

"Neden bunu merak ediyorsun ki?" demekten alıkoyamadım kendimi. Yani neden bir kız arkadaşımın güzel olup olmadığını merak ederdi ki?

"Hiç," dedi omuz silkerken. "Aşırı güzelse seni gölgelemesini istemem."

"Abla!" dedim öfkeyle. İmge böyleydi işte. Yaptığı şakaların bazen dozajını tutturamaz ve karşısındakinin kalbini kırıp kırmadığına aldırmazdı.

"Abla deme." Uzanıp bacağıma hafifçe vurdu. "O kadar da büyük değilim."

"Kes şunu o zaman." Dudaklarımı istemsizce büzerken İmge gülmeye devam ediyordu.

"Sadece şaka yapıyorum. Hem..." diyerek vücudunu tamamen bana doğru çevirdi. "Sen çok..." Gözleri, yüzümün her bir noktasında saniye saniye dolaştı. "Tatlısın?"

"Ah!" gözlerimi devirip soğumuş kahvemi çalkaladım. Bitmek üzereydi ve kaçabileceğim ya da yeni bir kahve alabileceğim bir yer yakınlarda değildi. Tesisteki kahvelerin tadı iğrençti. Bayat kahveden nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret edemezdim.

"Şaka yapıyorum biliyorsun değil mi?" İmge durumu kurtarmaya çalışırken elimi gelişi güzel salladım.

"Sorun yok. Malzeme ortada yani kendini zorlamana gerek yok."

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun." Ona göz ucuyla bakıp tebessüm ettim.

"Gerçekten sorun yok."

"İdil..." İmge'nin sözünü kesen şey cıvıldayan başka bir ses olmuştu.

"Ateş böceği!" Hafızamda silik olarak kalmış olan sesin sahibi; Hazan'dan başkası değildi. Gülerek ona baktım ve istemsizce ayaklandım.

Hazan uzun bir kızdı. En az ablam kadar uzun ve güzel fizikli biriydi. Ona sarılırken aslında bunun ne kadar eğreti durduğunun da farkındaydım. Ne vardı ki; Hazan bunu belli etmemeyi tercih etmiş ve sanki aylardır görüşmeyen iki yakın arkadaşmışız gibi sıkıca kucaklamıştı beni.

"Zayıflamış mısın sen?" Geriye çekilirken merakla bana baktı. Cevap verme şansı tanımadan da devam etti. "Evet, kesinlikle zayıflamışsın."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim." Onu, İmge ile tanıştırırken hiç sorun yaşamadım çünkü İmge sanki kendisinin de tanıdığı biriymiş gibi Hazan ile kucaklaşıp boştaki sandalyeye oturmasına yardımcı olmuştu.

"İmge Abla, tanıştığımıza gerçekten memnun oldum." Hazan kelimelerini dikkatle seçerken İmge seslice inledi.

"Ben de demek isterdim ama abla dediğin için vazgeçtim."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin