Multi: Hazar Acar
Biyofizik dersim bittiğinde eş zamanlı olarak telefonum titredi.
Bilmediğim numaradan gelen bir mesajdı.
053... : İdil dersin kaçta bitiyor?
İdil : Kimsiniz?
053... : Hazar.
Ellerimin arasında sıkıştırdığım telefonu tutmakta zorlandım. Ekrana birkaç kez daha bakmam gerekti ama yazılar aynıydı.
İdil : Kusura bakma numaran ben de kayıtlı değildi.
Hazar : Numaranı ben de Hazan'dan aldım zaten, önemli değil.
Neden herkes bana ulaşmak istediğinde Hazan'dan numaramı alıyordu? Direkt gelip benden istemek yerine neden başkalarını araya sokuyorlardı?
Hazar : Neyse, dersin kaçta bitiyor?
İdil : Aslında dersim şimdi bitti.
Hazar : Tamam. Çıkışın orada bekliyorum seni. Bir şey konuşmamız gerekiyor.
Hazar benimle ne konuşabilirdi ki? O buluşmanın üzerinden koca iki hafta geçmişti ve hiçbir şekilde bir yerde denk gelmemiştik. Ki bu şaşılacak bir şey değildi çünkü adam Tuzla'da okuyordu.
Ben yaşıyorum Edirne'de; o yaşıyor Hakkari'de. Öyle bir mesafeydi aramızdaki.
İdil : 5 dakikaya oradayım.
Hazar : Bekliyorum.
Çantamı omzuma atıp sınıftan çıktım. İçten içe neler olduğunu sorgulasam da Hazar'ın neden benimle konuşmak istediğini anlayamıyordum. İki haftadır onu ne görmüş ne de Hazan'ın konusunu açtığını duymuştum. O zaman şimdi bu neydi?
Turnikelerden geçtiğimde etrafıma bakındım. Siyah motoru görmeyi bekledim ama aksine beyaz bir arabanın kaputuna oturmuş Hazar Acar ile karşılaştım.
Bir an kalbimin teklediğini hissettim. Çünkü üzerinde okul üniforması vardı.
Bir an ağzımın içinin kuruduğunu hissettim. Demek kitaplardaki karakter böyle hissediyordu. Tek fark benim kahramanım olamayacak kadar güzel ve imkânsız biriydi Hazar Acar.
"Selam." Hazar beni görür görmez içten bir gülümsemeyle el salladı. Üniforma bir insana bu kadar yakışabilir miydi? Amcamda askerdi ve onunda gençlik zamanında çekilmiş üniformalı fotoğrafları vardı. Fakat hiçbirinde böyle nefes kesici görünmüyordu. Sorun amcamda mıydı yoksa Hazar da mıydı emin olamadım.
"Selam." Elimi zorla da olsa havaya kaldırdım.
Kafasına taktığı şapkasını çıkarttı ve sol kolunun altına sıkıştırıp gülüşünü derinleştirdi. "Umarım telefon numaranı senden almamama bozulmamışsındır."
Sahte bir şekilde gülmeye çalıştım. "Saçmalama ne olacak canım."
"Değil mi?" boşta kalan sağ eliyle son gördüğümden bu yana uzamış saçlarını karıştırdı. "Üniformamı değiştirmeye vakit bulamadım..."
"Bence değiştirmek istemedin." Dedim gülerek.
"Belki?" gülüşlerimiz birbirine karışırken koca iki haftalık süreci unutmuş gibiydim. Hazar'ın bir sevgilisi olduğunu ve onu çok sevdiğini göz ardı etmem ne kadar sağlıklıydı? En ufak bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]
Ficção AdolescenteMutlu olmak için bir erkek arkadaşa ihtiyacım yoktu. Bunu bilerek büyümüş ve ona göre hayatımı şekillendirmiştim. Şimdiyse her şeyin boka batışına anbean şahit oluyordum. Ne mi olmuştu? Eh, bunu öğrenmek için biraz beklemeniz gerekecek. Neticede be...