20

768 29 0
                                    

Multi: Hazar ve Begüm

Pazartesi sabahında kahvaltıda Hazan, "Akşam Hazar ile yemek yemeye gideceğiz. Bize katılsana?" diye sordu.

Başımı mısır gevreği dolu kâseden kaldırdım. Şeker komasına girecektim, bu gevrek berbattı. "Bilmem."

"Kadıköy tarafında bir yer varmış. Hazar'ın arkadaşının babasının mekânıymış falan ben de pek dinlemedim ama eşlik edip edemeyeceğimi sordu. Ben de tabii dedim ama yanımda seni de götürmek istediğimi söyledim." Dedi bir çırpıda. Az önce yediği Nutellalı ekmek burnunda çikolata lekelerine neden olmuştu. Bu kız nasıl yemek yiyordu?

"Neden beni de götürmek istiyorsun ki?" dedim şüpheyle. Hazar ismi geçtiği an aklıma direkt olarak o gece geliyordu ve o geceden beri onunla bir daha karşı karşıya gelmemiştik.

"Hazar'ın arkadaşları da gelecekmiş. Kızlı erkekli ortam... Yalnız kalmak istememiş olabilirim." Bir kedi yavrusunu andıran ifadesiyle bana baktı. Umursamazca omuz silktim.

"Sen yalnızlık çekmezsin hemen muhabbeti kuracağından eminim."

"İşin özü..." diye giriş yaptı. "Begüm de gelecekmiş ve onu görmeni istiyorum."

Begüm'ü görme fikri o kadar da mantıklı gelmiyordu. "Bilmiyorum Hazan." Dedim ilgisiz bir sesle. Onu şüphelendirmemem gerekiyordu çünkü Hazar o geceyi ona anlatma gereği duymadıysa ben hiç duymazdım.

"Bu defa yalvartmadan geleceğim desen burnun düşmez İdil Öncü."

Güldüm. "Aa bak kâsemde ne var."

Hazan merakla kâsenin içerisine baktı. "Ne var?"

"Burnum." Dememle seslice inledi ve eş zamanlı olarak gözlerini devirdi.

"Aman da aman ne komik. Neyse of!" ellerini havada çılgınlar gibi salladı. "Akşam yedide yola çıkarız tamam mı?"

"Hala karar vermedim."

"Ama ben kararı verdim. O burnu kaptım, akşam gidiyoruz."

"Hazan..."

"İdil bir kere de mızıkçılık yapma." Dedi biraz alınmış bir edayla. "Cidden sıkıcı olabiliyor."

"Cidden kızgınsın şuan değil mi?"

"Evet." Dedi ifadesini sert tutmaya çalışırken. Ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam."

"Güzel. Beş dakikaya çıkıyoruz. Sana ceza benim tabağımı da makineye yerleştireceksin. Öptüm!" cümlesinin bitmesiyle birlikte mutfaktan çıkıp kayboldu.

• • •

"Elbise giyin!" diye bir ses yükseldi yan odamdan. Buna ses demek bile garip kaçabilirdi çünkü resmen yırtınmıştı.

"Görücüye çıkmıyorum Hazan, kes şunu."

Evet, Hazan ile eve çıkalı daha bir ay bile olmadan yüz göz olmayı başarmıştık. Bunun asıl sebebi Hazan'dı. O, bana göre daha konuşkan, girişken ve eğlenceliydi. Eğer benim gibi olsaydı muhtemelen gün içerisindeki konuşmalarımız günaydın, iyi dersler, afiyet olsun, teşekkür ederim ve iyi gecelerden oluşacaktı.

"Anne gibi peşinden koşmak istemiyorum ama beni delirtiyorsun İdil Öncü." Hazan odaya daldığında elinde siyah bir elbise tutuyordu. "Bu elbise bana çok kısa ama sana tam olur gibi."

"Çok sağ ol ya!" dedim öfkeli görünmeye çalışarak. Boyum üzerinden sürekli bana takılması içten içe biraz kanıma dokunuyordu. "Ayrıca şu tatlış dudakları azıcık renklendir. İnsan ol insan."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin