23

749 34 0
                                    

Multi: Bora Candemir

Haftanın üçüncü gününde dersim öğlen bitiyordu.

Erken çıkmanın sevinciyle çantamı omzuma attığım esnada sınıf kapısının önünde Bora'yı gördüm. Üzerindeki ince montuyla eşiğe yaslanmış birini bekliyordu. Kim olduğunu anlamak için çok düşünmeme gerek yoktu.

Merdivenleri inip çıkışa ulaşacağım esnada göz göze geldik. Mavi gözlerinde hınzır bir gülüş vardı.

"Umarım beni bekliyorsundur?" dedim gülmeye çalışırken. Bana gerçekten mi İdil dercesine bakıp güldükten sonra sol elindeki telefonu işaret etti.

"Üç gündür ne mesajlarıma ne de aramalarıma cevap veriyorsun. Ben de bir sorun olup olmadığını kontrol etmek için geldim."

"Ders çıkışma geldin." Diye onu düzelttiğimde gülüşü derinleşti. "Belki ders programını öğrenmek için biraz çabalamış olabilirim."

"Üzgünüm..." sağ elimi sıkıntıyla saçlarıma daldırıp karıştırdım. "Bu aralar epey yoğundum."

Aklım Hazar konusunda yaşadığım büyük mağlubiyette takılı kaldı.

"Hey, sakin ol." Bora gülüşünden bir saniye olsun ödün vermeden devam etti. "Seni karşımda kıvrandırmak için gelmedim."

"Ama kıvranıyorum."

"Sorun değil. Seni affediyorum."

Duraksadım. Neden bu kadar iyi ve sevecen davranıyordu? "Teşekkür ederim."

"Teşekkürünü bana bir kahve içerek edebilirsin."

Kaşlarım otomatik olarak havalandı. "Bunun için buraya geldin değil mi?"

Başını hafifçe yana yatırıp inciyi andıran dişleriyle sesli bir biçimde güldü. "Belki?"

Sanki yüzüne ışık tutulmuş gibi gözlerini kısarken gözüme oldukça sevimli göründü. Bora tipsiz bir adam değildi. Aksine şu gençlik filmlerinin anlatmayı sevdiği okulun popüler çocuklarına benziyordu. İşin garip kısmıysa böyle bir adamın tıp okumasıydı. Genelde bu adamlar sporcu olup daha sıradan şeyler okumaz mıydı?

Omuz silkerek, "Dersim yok, olabilir." Dedim.

"Ve Hazan da yok." Diye beni tamamladı.

Güldüm.

Haklıydı çünkü Hazan dün akşam Hazar'da kalmaya gitmişti. Bir iki gün gelmeyeceğini söylemişti. Devamsızlık işini nasıl halletmişti bilmiyorum. Benim ilgilendiğim tek nokta Hazar'ın yanına gitmesiydi.

"Doğru." İçten bir şekilde gülümsedim. Sınıfın kapısında dikilmeye devam ederken insanlar yanımızdan geçip gitmeye devam ediyordu. Bora artık gitmemizi belirtir gibi kaşlarını kaldırıp güldüğünde elimle önümü işaret ettim.

"İlerle bakalım."

"Ah lütfen," dedi gözlerini kısarcasına gülerken. "Önden hanımlar."

Uzatmadım ve dediği gibi yapıp önden yürümeye başladım. Az sonra zaten Bora da yanımdaki yerini alıp aldı. Öylece yürüdük ve beni nereye götürmek istiyorsa oraya götürmesine müsaade ettim.

• • •

"Mutluluk toplarını denedin mi daha önce?" dedi Bora elinin altındaki menüyü bana gösterirken. Düşünme gereği duymadan başımı iki yana salladım.

"Buraya ilk defa geliyorum."

Dudaklarını büktü. "Büyük kayıp."

"Artık değil." Dememle Bora içtenlikle gülümsedi. Gülümsediği zamanlar normal haline kıyasla çocuksu bir hale bürünüyordu. Bunu kemikli yüzüne borçlu olmalıydı.

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin