15

856 34 1
                                    

Multi: İdil Öncü

Alarm çalarken mutsuzdum çünkü bugün okullar açılıyordu. Benim için okul yılı boyunca dört gün lanetlidir. İkisi dönem başlangıç günleri; diğer ikisi de son günleri. Ne başlangıçları ne de bitişleri severim çünkü.

Hazan çoktan uyanmış ve banyoya girmişti. Bunu koridorun ucundaki banyodan yükselen şarkı sesinden anlayabiliyordum. Ben de el mecbur bir halde yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittim. Evdeki malzemelerce kahvaltılık bir şeyler hazırladım ve Hazan'ı beklemek üzere sandalyelerden birine oturdum.

Hazan duştan çıkıp üzerindeki pembe bornozuyla kapıda göründüğünde neşeli görünüyordu. Benim aksime... Hazan bir bana bir de tezgâhın üzerindeki makineye baktı. Sonrasında da sabırsız bir sesle, "Kahve kokusu duş jelimin kokusunu bastırdı. Bu müthiş!" Dedi. Hızlıca makinede yeni hazırladığım kahveleri ikimiz adına kupalara doldurdu.

Bornozuyla sandalyeye yerleştiğinde kahvesinden bir yudum aldı ve onaylarmış gibi başparmağını kaldırdı. Sessizce onu izlerken masanın üzerindeki domateslerden bir tanesini ağzıma attım.

"Pijamayla gitmeyeceksin değil mi okula?" dedi Hazan hafif küçümser bir edayla. Alayla başımı iki yana salladım. "Ama sen bornozla gidecek gibi duruyorsun."

"Elbette! Böylece daha seksi olabilirim."

"Ne seksi ne seksi." Homurdanırken salatalıklardan birini daha ağzıma attım. Hazan da beni taklit etti ve kahvaltısını etmeye başladı.

Kafamda ne giyeceğimi düşünürken sanki Hazan iç sesimi duymuş gibi konuşmaya başladı. "Bence etek ile gömlek giymelisin."

"Çok abartı olmaz mı?" dedim merakla. Hazan başını iki yana salladı. "Bugün fakülte hayatının ilk günü. Bana kalsa abiye giy derim de..."

"Ciddisin sanmıştım." Gözlerimi devirirken çatalımı yalıyordum. Hazan kahkaha attı. "Aslında ciddiydim."

"Abiye konusunda mı?"

"Ah! Hayır tabii ki şapşal. Etek ve gömlek kombininde." Dedi bıçağını reçel dolu kâseye batırırken. Sessiz kaldım ve giyebileceğim etek listesini kafamda oluşturmaya çalıştım. Kahvaltı seremonisi bittiğinde ben kirlileri lavaboya bıraktım; Hazan da kahvaltılıkları buzdolabına yerleştirdi.

"O zaman yarım saate kapıda görüşürüz?" dedi bornozunun ipini sıkarken. "Anlaştık."

Odama döndüğümde pek sık yapmadığım bir şey yaptım ve kapıyı kapattım. Dolabımı açıp giyebileceğim kıyafetleri incelemeye başladım. Kısa bir kararsızlıktan sonra Hazan'ın fikrinden cayıp açık kotla birlikte ince bir kazak geçirdim üzerime. Çünkü hava soğuktu ve bacaklarımın üşümesini istemiyordum.

Diş fırçalama, saç ve makyaj işini bitirdiğimde kapının önünde dikiliyordum. Makyaj dediğimse biraz rimel ve nude rengi rujdan ibaretti. Makyajı sevmezdim, beni olduğumdan daha büyük gösterirdi ki bu istediğim bir şey değildi.

Hazan da odadan çıktığında oyalanmadan evden çıktık ve arabaya bindik. Hazan'ın arabasının olmasını seviyordum çünkü okula gidip gelme işi toplu taşımalarla olduğu zaman tam bir işkenceye dönüşebiliyordu.

Okulun önüne geldiğimizde Hazan arabayı biraz sıkıntılı da olsa park etti. Kalabalığın arasına karışırken Hazan sessizce kulağıma doğru homurdandı.

"Şimdi fark ettim de okulu hiç özlememişim." Dedi. Ona kaçamak bir bakış attım.

"Okulu özlemek ancak yıkıklara mahsustur."

Hazan güldü ben de ona eşlik ettim. Yeni yılda beni neyin beklediğini bilmiyordum ama yaz tatiline kıyasla daha az mutlu olacağımı biliyordum. 

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin