25

730 35 1
                                    

Multi: İdil Öncü 

Garson geldiğinde Hazar elindeki menüyü göstererek, "İki filtre kahve alalım yanına da şu meşhur mutluluk toplarından."

"Tabii efendim."

Garson yanımızdan gittiğinde huzursuzca yerimde kıpırdandım. Daha birkaç hafta önce buraya Bora ile geldiğim gerçeği aklımın duvarlarını tırmalıyordu.

"Ee, beğendin mi?" Hazar büyük bir beklentiyle bana baktığında zoraki gülümsedim.

"Aslında..." duraksadım. Ne diyecektim ki?

"Daha önce geldin mi yoksa buraya?" Hazar'ın gözlerinde gizli bir hayal kırıklığı uyandı. Bir anda başımı hayır anlamında sallarken buldum. Ben ne yapıyordum?

"Anladım." Gülümsedi ve etrafa bakınıp bana geri döndü. Loş ışık yüzüne vururken mest olmuş gibi hissediyordum. Bir an Begüm'ün ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Hazar'ı, bana aşkla bakarken hayal edince bile kalbim bir kuş gibi kanatlanıyordu. Kim bilir baksa ne hale gelirdim?

"Ne düşünüyorsun yine sen?" Hazar gözlerini kısarak gülerken bakışlarımı ondan kaçırıp ben de güldüm.

"Bu defa ağzımdan kaçırmayacağım." Cevabım Hazar'ı sesli bir biçimde güldürdü. "Sigara içsem sıkıntı olmaz değil mi?"

"Olmaz." Dedim ve onu pür dikkat izlemeye koyuldum. Uzun, ince ve kemikli parmakları sigara paketinden bir dal çıkarttı ve dolgun dudaklarının arasına yerleştirdi. Bu manzarayı kitaplarda birçok kez okumama rağmen bu kadar heyecanlandığımı hissetmiyordum. Düştüğüm durumun acı kısmını es geçerek ana odaklandım.

Sigarayı ateşledi ve dalı çekmeden dumanı dudaklarının arasından bıraktı. Görüntü bana Fight Club'ı hatırlatırken gülümsemeden edemedim. Tabii karşımdaki kişi Hazar Acar'dı.

Garson siparişlerimizi masaya bıraktığında daha iki hafta kadar önce yediğim mutluluk toplarına baktım. Bora'nın parmakları arasından yediğim gerçeği de yüzüme tokat gibi çarptığında vicdan mahkemesinin ortasında buldum kendimi.

"Senin canını sıkan şey ne İdil?" Hazar beni düştüğüm durumdan sıyırırken ona boş boş baktım. Ne diyecektim? Senin benden haberin yok ama galiba ben seni aldattım mı?

Komik.

"Yorgunum ya," dedim elimi gelişi güzel sallarken. "Dersler falan yoğunlaştı. Bugün biyofizik dersi resmen canımı okudu."

"Hazan safı bile yaptıysa sen hayli hayli yaparsın." Hazar'ın destek cümleleri bile ikizini ezerekti. Ona gülerek başımı kınarcasına salladım.

"Aman duymasın."

"Evet, duymamalı." Hazar gizli bir şey söyleyecekmiş gibi bana doğru eğildi. "Aramızda kalsın ama bugün bilerek onu çağırmadım."

"Ne?" dedim kabaca. Hazar geri çekilmeden yakın mesafede yüzüme baktı. Dudaklarında silik bir tebessümle.

"Bugün seninle konuşacağım konuyu Hazan'ın bilmemesi gerekiyor."

"Neden?" konuşurken gerildiğimi hissediyordum. Hazan'a yalan atmak istemiyordum. Hele ki ikizi konusunda.

"İdil bak şimdi." Dedi Hazar gerçekten gerilmiş gibi. "Hazan'ın, Begüm konusundaki halini biliyorsun. Onu sinirlendirmek ve tekrar aramızın açılmasını istemiyorum."

Begüm ismi tüm algılarımın kapanmasına neden oldu.

"Demem o ki; haftaya Begüm'ün doğum günü ve özel bir şeyler yapmam lazım. Bunu Hazan ile konuşamam biliyorsun malum durumlardan. Eh, okulumda da kız yok denecek kadar az. Olanlarla da Begüm yüzünden pek arkadaşlık kuramıyorum ve-"

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin