24. Bölüm

885 102 114
                                    

Merhaba biricik okurcanlarım! 🙋😊 Nasılsınız? Ben iyiyim elhamdülillah, zor da olsa güçlü durmaya çalışıyorum işte bu süreçte. 😕 Sağlığım müsaade etmediği için haftada bir gün bölüm yükleyebileceğim çünkü elimde birikmiş kalmadı artık. Cumartesi günlerinde sabitliyoruz yeni bölüm zamanını. Her cumartesi görüşmek üzere, umutla kalın dostlarım. ✨ Yorumlarınızla yüreğime çiçekler bırakmayı da unutmayın ne olur. Benim için en önemlisi onlar

24. Bölüm

Ruhun usulca aşka düştüğünde hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Güneş doğudan yükselmez, gece soğuk ve karanlık değildir artık. Kalbin, zihnin ve bedenin de sana ait olmaktan çıkmıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi fizik kuralları alt üst olur birden. Evrenin merkezi yer değiştirir. Gökyüzünde yürümeye başlarsın. Bulutlar ayak parmaklarını gıdıklar. Kalbindeki tırtıl kelebek olur kozasında. En önemlisi de sen benliğinden uzaklaşırsın. Yok olur, kaybolursun ansızın. Güneşin sevgilidir, gün ve gecen sevgili, sen de sevgiliye aitsindir artık. O sebeple aşk dünyanın en evrensel duygusudur. Tepeden tırnağa insanîdir, bizim için ve bize özeldir. Şeytan aşkı bilmez mesela. Bu yüzden ona doyasıya acırım ben. Ateşten var olan biri nasıl ateşlerin en güzelini, aşkın alevini bilmez ki...

Kan revân içinde kalmış ruhumun, kimsesiz ellerimin, buruk yalnızlığımın şövalyesini tanıdıktan sonra aşk çok daha kutsal geliyordu bana. Onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. Ne yaparsam yapayım bir adım ötemdeydi, kalbimi hem esir almış hem azat etmişti. Doyasıya hür bir tutsaktım sanki. Gerçekliklerini hâlâ kabullenemediğim yakınlarımın karşısında korkusuzca duruşum da bu büyülü etkiden güç alıyordu. Yemek salonundan çıkıp bizi File Çorap ve Cameron Rogers ikilisiyle konuşurken gören Teyze Evaline, tüm aileyi başımıza toplamıştı. Ben de bahsettiğim sağlam duruşu bozmadan karşımdaki yepyeni yüzleri inceliyordum.

Büyükbaba Benjamin Rogers beni tekrar görmekten pek memnun değildi. Yüzünde nahoş bir ifadeyle içkisini yudumluyordu cam kenarında. Onun yaşını kestirememek, kendisinde bir kusur bulamamak sinirlerimi bozuyordu. Neydi ondaki gücün, gizemin sırrı?

Eva heyecandan sabit kalmıyormuş gibi oturduğu özel tasarım koltukta kıpırdanıp duruyordu. Onun telaşına ortak oluverdim birden. Eşi olduğunu düşündüğüm yanındaki kumral adam ise aksine yorgunluğun vücut bulmuş haliydi adeta. Kahverengi gözlerinden bitkin fakat meraklı duygular okunuyordu. Gri takım elbisesine ve yuvarlak yüzüne yakışır ılımlı bir ifadesi, File Çorap Bethany ile benzer yüz hatları vardı. Ancak fazla makyajdan olsa gerek, Bethany bu benzerliği kasten baltalamış, kendine bambaşka bir hava katmıştı.

Telefonla buraya çağrılan Cameron'ın anne babası yani Patrick ve eşi Victoria ile oğulları Michael da ana salonu şereflendirmişti. Yine sopa yutmuş gibi asil bir dik duruş, pahalı giysiler ve soğuk gözler... İlgimi çeken şey onların -Bethany hariç- derli toplu giyimleri ya da bana karşı sevimsiz tutumları değildi. Beni hayrete düşüren birbirlerine bu kadar benzemeleriydi. Saç renkleri bazen koyulaşıyordu, o ince üst dudaklar türlü sırları zor tutuyordu sanki, hepsinde ortak bir payda vardı. Tüm ailenin alnına aynı kişinin öpücüğü dokunmuş gibiydi. Ürkmediğimi söylersem muhtemelen burnum uzardı. Ah, teşekkürler Gepetto Usta!

"Evet, Patrick ve Victoria da geldiğine göre misafirlerimizi size tanıtabilirim sanırım." deyip bize doğru yürüdü Eva. Saatler önceki toz pembe elbisesi bu akşam vaktinde bile hâlâ onu ışıl ışıl gösteriyordu.

"Karşımızda bir Rogers duruyor sevgili ailem. Sofia, kardeşim Caroline'ın biricik kızı." dedi elini omzuma koyarken. Sessizlik, usulca suratlara inen tokadın şoku gibi soyut ve ağırdı. Ne yani benim tek vasfım bir Rogers olmam mıydı? Üstelik Blackey kasten yok sayılıyordu. Aşkın uysallaştırdığı kalbim öfkeyle buluştu bir kez daha:

Ufuk Çizgisi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin