{Ben senin o terketmelerini yerim
Gittiğinde sen de kaldı bir yerim
Sözde ayrılıkları bir kalem
Geçelim } Gülşen- Sözde Ayrılık
Bu bölüm bana hep bu şarkıyı hatırlattı 😜Araçlara binip sona doğru yola çıktık. Her geçen dakika, geride bıraktığımız her kilometre bizi ayrılığa yaklaştırıyordu. Aklımı zorlayan diğer konu aileme ne söyleyeceğim kaygısıydı. Herkesi inandırmayı başarsam bile babamı inandıramazdım. Yüzüme bakar bakmaz anlardı yalan söylediğimi. Belki de beni suçlardı, sabretmedin, güvenimi boşa çıkardın derdi. Başka çıkış yolu da bulamıyordum. Zafer gitmemi istiyordu, babam kalmamı.... Antalya dan ayrıldığımızı da söylememiştik. Aniden beni karşılarında görünce hiç iyi şeyler duymayacaktım.
Zafer tek başına bunca sıkıntıyla nasıl baş edecekti? Annesi, yüzük, fırsatçılar... Sıkıntılarını paylaşıp ona destek olacak kimsesi yoktu. Şahika'yı böyle meselelerin içine sokmuyordu, mümkün olduğunca ona duyurmamaya gayret ediyordu.
Yolun yarısını geçmiştik. Mola vermek için durduğumuzda Zafer indi, arabada Yusuf'la baş başa kaldık.
"Yusuf, sence en doğru karar bu mu? Yalnız kalacak" dedim. Siyah gözlüklerini çıkarıp oflayarak yüzünü sıvazladı.
"Ne yapacağını şaşırdı. Ben kararını eleştiremem ama derdinin sizi korumak olduğunu biliyorum" dedi. Beni korurken de üzüyordu ama....
"Yenge, ne olur Abimi suçlama!" dedi, sesimi çıkarmadım çünkü suçluyordum, canını yakanlar gibi ben de onu suçluyordum.
Zafer tesisten çıkıp önde ki arabaya geçti. Ayrılık başlamıştı...
Kulaklığımı takıp müzik dinleyerek uyumaya çalıştım.
Zaman hızla geçiyordu, giderken bitmek bilmeyen yol dönerken altımızdan adeta kayıyordu.
Gaziantep'e ulaşmamıza yaklaşık bir saat kalmıştı. Yanımızda bizimle paralel olarak ilerleyen tır dikkatimi çekti. Çok sürmeden önümüz de ve arkamızda iki tır daha yanaştı. Bizi yolun sağ tarafına doğru sıkıştırmaya çalıştılar. Ne önümüzü görebiliyor ne de kurtulabiliyorduk.
Sağa doğru dönen toprak yola soktular arabalarımızı. Yusuf silahını çıkardı, tetikteydi. Zafer'in olduğu ve arkamızda ki arabanın camlarından adamlar ellerinde silahla etrafa baktılar. Tırlar durdu, brandalar açıldı, her tırdan en az on adam indi. Silahlarını arabalara doğrultmuşlardı.
Zafer'in inip adamlardan birine doğru yürürken
"Sahibin nerde lan it, havla da çıksın ortaya" dediğini duydum. Geriden gelen adamın kasılmasından patronları olduğunu anladık.
Zafer silahını çıkarıp direk adamın başına dayadı.
"Senin derdin ne abisi? Cami duvarına işemek nasıl oluyormuş merak mı ettin?" dedi. Adam sırıtarak
"Yüzük nerede? Hala ortaya çıkarmamışsın, hak etmediğinin farkındasın demek ki" deyip etrafına toplanmış adamlarını gösterip kabardı.
Zafer, silahını kemerine sıkıştırıp adamın yakasını kavradı. Korkudan ne yapacağımı şaşırmış olan biteni izliyordum."Yüzük yok, s.git şimdi" dedi. Adam köpeklerine el işareti yaptığı anda silah sesleri duyulmaya başladı. Başımı iyice eğip korunmaya çalıştım. Etrafta ne olup bittiğini göremiyordum. Yusuf'un
"Abiii....." diye bağırıp arabadan inmesi vuruldu mu korkusunu kalbime sapladı. Başımı kaldırıp arabanın kapısını açtım. Daha Zaferi göremeden arkadan bir el ağzımı kapattı. Beni arabadan çıkarıp arkadına doğru sürükledi. Elinden kurtulmaya çalışırken kaydım, sağ kolumun üzerine düşerken kafamı da yere hızla çarptım. Sersemleyip yerimden kalkamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmer Rüya 2 -inat- ( Tamamlandı )
RomanceKapak: @MasalByk Çukura düştüm ben.. Dört yanım zifiri karanlık.. Gökyüzü küsmüş, yıldızlar saklanmış... Bağırmaya yardım dilenmeye hakkım yok. Yanımda birisi var ama hali benden beter. Ona baktığımda yüzünü göremiyorum. Ellerinde kurumuş kan iz...