Odama dönüp ağladım, başka ne gelirdi ki elimden...
Oldu, olacak, iyiyiz derken tekrar yıkıldım. Sonucu bildiğim halde neden kendimi hayallere kaptırmıştım ? Sahra güzel kadındı, neden bu fırsatı değerlendirmek istemesin? Aldatmak sayılmazdı, ben onun karısı değildim. Belki de karısı olmama bilerek izin vermedi, belki beni kadın olarak görmedi... Sabaha kadar düşünüp ağlamanın kime ne faydası olabilirdi?İmsak vakti girince abdestimi alıp tek sahibimin huzuruna çıktım. Duam da yolumu aydınlatmasını diledim.
Düşünmeye ve aramızda olması gerekene karar vermeliydim. Yalnız kalmalı, Zafer'den uzakta olmalıydım. Her gün yüzüne bakıp, Sahra ile aralarında ne geçtiği karanlığında boğularak, badem gözlerine esir olmak istemiyordum. Dayanacak, sorgulayacak gücümün kalmadığını hissediyordum.
Kavga etmek farklıydı, kötü de olsa tepkiydi ama başkasına gönlünü kaptırmanın anlamı iç acıtıyordu.
En fazla ne olabilirdi? Babama tüm olanları anlatsam, beni Zafer'den hemen ayırırdı. Aileme karşı mahçup olmak sevda yükünü çekmekten daha kolaydı. Onlara anlatacak gücü toparlamam için yalnız kalmalıydım.
Valizi alıp bir kaç parça kıyafet yerleştirdim. Üzerimi giyinip odamdan çıktığımda Zafer'i son kez görme isteği geçti gönlümden ama cesaret edip kapısını aralayamadım. Ağlayarak gidiyordum, pişman olmayacağımdan emin gibiydim. Tek pişmanlığım aşka karşıydı. Yine hatalı bir ilişkiden doğru bir sonuç bekleme yanılgısına düşmüştüm. Yine kırılan, tercih edilmeyen, terk edilen oldum sadece.
Elimde valizle çıktım bahçeye, güneş doğmak üzereydi. Kapıda bekleyen iki adamı beni görünce korktular, yanıma gelip
"Yenge Hanım, hayırdır??"
"Sabahın hayrı, arabanın anahtarı" deyip elimi uzattım almak için. Birbirlerine dönüp baktılar, ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Ben de
"Geçen sefer aldım, kimseye zararı olmadı! Anahtar!" dedim. Korkarak cebinden çıkarıp uzatırken
"Abime ne söyleyeceğiz? Valiz var üstelik!" derken tedirgin hallerine üzüldüm ama ağzımdan her çıkanı Zafer'e söyleyecekleri için
"Cehennemin dibine dersin" deyip çektim aldım anahtarı. Valizimi almalarına müsade etmeden arka koltuğa fırlatıp direksiyona geçtim.
"Geri dönmeyeceğim, istediğini yapsın, babama da ne istiyorsa onu söylesin" dedim ve kapıyı sertçe çarpıp Bismillah diyerek bastım gaza.
Kayseri de oturan arkadaşım Aslı'yı arayıp uykudan uyandırdığım için özür diledim. Daha önce kız arkadaşlar grubumuzla dağ evlerinde kalmıştık. Beni kırmaz istediğim kadar misafir ederdi. Abim dışında yerini bilen de yoktu.
Yolda olduğumu, dağ evinde bir kaç gün kalmak istediğimi söyleyince memnun oldu ama şehir dışındaymış, iki günden önce de dönemezmiş. Bekçinin orada olduğunu evde yemek için malzeme olmadığını söyleyip alış veriş yapmam için en yakın marketin yerini tarif etti. İki gün sonra gelecek olması da işime geldi, yalnız kalmak istiyordum.
Aşk acısı nasıl da cesaretle doldurmuştu beni, tek başıma buralara kadar gelmiştim. Tarif ettiği marketten alış veriş yapıp yola devam ettim.
Akşam üzeri ulaştım, bekçinin haberi olmuş beni kapıda bekliyormuş.
Arabadan inince tertemiz havayı içime çektim. Ağaçlardan süzülen ışıklarda bayram havası, kuş cıvıltılarının hissettirdiği sonsuz enerji, ısınan havanın etkisi ile toprağı süsleyen rengarenk açmış çiçekler görür görmez etkiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmer Rüya 2 -inat- ( Tamamlandı )
Roman d'amourKapak: @MasalByk Çukura düştüm ben.. Dört yanım zifiri karanlık.. Gökyüzü küsmüş, yıldızlar saklanmış... Bağırmaya yardım dilenmeye hakkım yok. Yanımda birisi var ama hali benden beter. Ona baktığımda yüzünü göremiyorum. Ellerinde kurumuş kan iz...