Ailem Benim Kanatlarım

4.6K 341 37
                                    




Evden nasıl çıktım, hangi arabaya bindim, ailemin evine ne ara ulaştım?.... Bilincim kapanmıştı, yaptıklarımın farkında değildim.

Aklımda kalan son resim beni bitirdi.
Nasıl da umursamaz bakmıştı?
Ağlamıyordum, vücut sistemim alt üst olmuştu. Etrafımda bensiz akan zamanı algılamam imkansızdı.

Kendimi paramparça hissettim. Ruhumda beni hayata bağlayan biz zincir varmış da kırılmış gibi... O an yaşadığım virane hali tercüme etmeye gücüm yetmezdi.

Öylece baktı gidişime!
Konuşmasaydı yine, ben gözlerinden anlasaydım...
Bir gün önce ki gibi aşkla baksaydı..
Ayrılmak değil, ayrılırken yapılan batıyordu kalbime.

Ne oldu, ne bitti ki o hale geldi?
Neden kendi ağzıyla anlattı her şeyi?

Ben onun duvarlarını aşıp gizli bahçesine dahil olmak için çok mücadele ettim. Onun beni dışarı atması dakikalarını almıştı.

Beni sevdiğinden emindim. Neden kılı kıpırdamadı?
Ne oldu, ne bitti?... Olan var değildi, bitirmek kolay mı geldi?

Annem koluma girdi, ağzını açıp tek kelime etmedi, geri döneceğimi bilmiş gibi bozmadıkları odama çıkardı. Pencerenin önünde duran sandalyeye oturdum, annem karşıma...

"Kızım, canımın parçası, sen dinlen " deyip omzumu sıvazladı ve çıktı.

Yaşadığımın gerçekliğini sorguluyordum. Bunlar ancak kabus olabilirdi. Zafer'in gözüme perde olup inen görüntüsünü unutmak imkansızdı.

Kalbimin zorlandığını, nefesimin kesildiğini hissediyordum. Şalımı açıp rahatlamaya çalıştım. Açmak için pencerenin koluna uzandığımda hatıraların ilki canlandı. İstabul'a gidip günlerce haber alamadığım korkulu bekleyişin sonunda bahçede durup pencereden bakmamı istemişti. O oda da, o yatakta ilk defa avucumda uyumuştu. Ben ona aşık olduğumu kendime itiraf etmiştim. Kokusunun bana aşkı  hissettirmişti....

Uyuduğu yastığı kucağıma bastırınca kıyametim koptu. Öyle ağladım ki boğazım parçalanacaktı. Üzerime kızgın yağlar dökülmüş gibi yanıyordu vücudum. Yaşadığıma isim koymak güçtü belki, bağıra çağıra ağlamak kontrol edilemezdi. Kalbime düşen ateş beni çaresiz bıraktı.

Sesimi duyup odama hızla giren babamdı.

"Asiye, Kızım!.." deyip sarıldı. Sevgisiyle, korumaya çalışarak sarıldı. Kuş olup uçup gitmemden korkar gibi sıkı sardı kollarını. Başımı göğsüne sakladı. Benim de ihtiyacım olan buydu. Sarıldım, dağ gibi heybetine sığındım, ağladım.

"Baba, özür dilerim, beni affet!" derken zar zor konuştum.

"Hiç babalar kızlarına küser mi? Sen benim bir tanecik çiçeğimsin" derken sesini duymakta zorlandım, tüm vücudum titremeye başladı, görüntü bulanıklaştı. Babamın bağırarak

" Mirza!.. Mirza!... koş doktor çağır" dediğini duydum ve sonrası karanlık.

Ara ara gözlerimi açmaya çalıştım, saniyelik görüntüler vardı hafızamda.

Doktorun koluma serum takması, babamın alnımdan öpmesi, annemin ağlayarak baş ucumda beklemesi, abim ve Zuhal'in kontrol amaçlı gelişleri...

Bir ara kısık sesle, sandalye de yarı uyur halde oturan anneme seslendim. İrkilerek yerinden kalktı

"Annem, bir isteğin mi var, ağrın mı var?"

"Her yanım acıyor!" derken süzülen yaşlara engel olamadım.

"Geçecek annem, zorlama kendini" deyip saçlarımı okşadı, yanaklarımdan koklayarak öptü, ben tekrar uykuya daldım.

"Asiye Hanım, beni duyuyor musunuz?" diyen sesi tanıyamadım. Göz kapaklarıma ağırlık bağlanmıştı ama açmayı başardım. Doktor olduğunu tahmin ettiğim adamdı seslenen. Tekrar beni duyuyor musunuz diye sorunca başımla onayladım.

Esmer Rüya 2 -inat- ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin