|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.| |Keyifli okumalar!|
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Bileklerini duvara sabitleyen demir cisim, ellerini kurtarmaya çalışmak için çırpındığından beyaz tenini yavaş yavaş kesip kanatmaya başlarken dudakları birbirinden ayrıldı ve yüzlerine sıcacık nefesleri üflendi. Zayıf bedenine yaslı olan erkek vücudu bir yaprak gibi titriyor ve kısık hıçkırıkları, kadının kulaklarını dolduruyordu.
Ada, dudaklarını adamın yüzüne sürterek kaptanın gözüne bağlanan siyah bez parçasını dişleri arasına aldı ve aşağıya indirmeye çalıştı. Hala ağlıyordu hıçkıra hıçkıra. Acıları daha çok tazeydi.
Dişleri arasına aldığı bezi, dişlerini acıtacak şekilde bir kuvvet uygulayıp aşağıya doğru çekiştirdiğinde siyah bez parçası esmer tenli adamın boynuna inip orada asılı kaldı. İkisinin de elleri bağlıydı ve bu durum onları çok zorluyordu.
Karşısındaki adam ona görebiliyordu fakat kadın her şeyden, tüm görüntülerden habersiz siyah bir boşluğa bakıp içli içli ağlıyordu. Dudaklarında hissettiği kalın dudaklar ile sessiz hıçkırıkları, kaptanın dudaklarına dökülmüştü.
Yüzüne sürtünen dudaklar en sonunda Ada'nın gözündeki kumaş parçasına geldiğinde dişleri arasına alıp aşağı çekmeye çalıştı esmer tenli kaptan. Artık ayakta duramıyor ve diz kapakları titrediği sırada çırılçıplak vücudunu Ada'ya olabildiğince yaslıyor; onun sayesinde ayakta kalabiliyordu.
Dişleri arasındaki bez kızıl saçlı kadının yüzüne değerek boynuna kadar indiğinde kıpkırmızı ve yaşlı gözlerini bir süre açmadı Defne Ada. Kaptanı görmekten korkuyordu. Onu kötü bir halde görmekten çok korkuyordu ve gözlerini açacak cesareti bulamıyordu kendinde. Onu harap bir şekilde görmek canını fazlasıyla yakıyordu ve şimdi de aynı şey olacak; canı hiç olmadığı kadar yanacaktı.
Dudakları dudaklarına değdiği adamın sessiz inlemelerini duyduğu anda, birbirine yapışmış kirpiklerini birbirinden ayırıp yaşlı gözleri ile dudaklarına inleyen adamın yüzünü gördü Ada. Gözünden bir damla yaş düşüp birbirine yaslı olan iki dudağın arasında kaybolup gitti.
Yüzü kıpkırmızıydı. Burnundan, alnından, dudaklarından ve daha birçok yerinden kan akıyordu yüzünde. Gözleri baygın bakıyordu ve birkaç dakika sonra, yere yığılacağı kesin olduğu halde Ada'nın bedenine tutunmaya çalışıyordu. Çünkü ondan, sıcaklığından ve bu yakınlıktan kopmak istemiyordu.
Genç kadın, Kaptanın yüzünden akan gözyaşlarına dudaklarını bastırıp içine çektiğinde ayakta durmakta zorlanan adamın kollarını kaldırmasını istedi. Elleri arkasında bağlı olan adam, kollarını havaya kaldırıp ellerini öne doğru getirdiğinde Ada'nın sözlerine uyarak genç kadının yüzüne yaklaştırdı. Defne Ada, neredeyse çözülmek üzere olan ipi dişleri arasına alıp açmaya çalıştı. Çok sıkı bağlanmamasına rağmen kaptanın ipleri çözmek için hiçbir gücü kalmamıştı bedeninde. Ufak bir harekette dahi canı fazlasıyla acıyordu.