•|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.|
|Keyifli okumalar!|•
-
Komidinin üzerindeki lambaderden yayılan loş ışık, duvarda gölgesi ortaya çıkan incecik bedenli kızın bembeyaz vücudunu efsunlu bir havayla ortaya çıkarmıştı. Duvardaki gölge, akşam karanlığında denize bakan camın perdelerini kapattıktan sonra yavaş yavaş ona doğru yaklaşıyordu.Şehla gözleri yere bakıyor; bembeyaz teni, dün geceden beri yaşadığı temaslar ile daha da beyazlıyordu. Bir günde defalarca birlikte olduğu adamın yüzüne bakamayacak kadar utandığını hissediyordu. Elleriyle vücudunu siper etmek, ya da boş bir odaya koşup kapıyı kilitlemek belki bir kurtuluş yoluydu ama ayakları, buna izin vermiyordu. Dün geceden beri vücuduna ıslak öpücükler kondurulurken "Seni seviyorum." Diye fısıldayan o nefesi, her an özlüyordu. Çünkü ruhu da, bedeni de çocukluk aşkı Kaptanı istiyordu.
Yavaş yavaş yatağın önünde onu bekleyen adamın kollarına yüzü yere eğik bir şekilde geldiğinde başını kaldırdı Ada. Fakat bakışları, onu çıplak belinden kavrayıp kendisine çeken adamın tenine değen teni ile başka bir noktaya kilitlendi. Utangaçlığı her halinden belli olan kızın belinde büyük iki elini birbirine kenetleyip Ada'yı kaslı kollarının arasına aldı. Ada, Kaptanın kollarına küçük ellerini yerleştirip, gözlerini ise boy hizasına gelen esmer boynuna dikti.
Alnında hissettiği kalın dudaklar ile titreyen nefesini dışarı verip küçük ellerinin üzerinde durduğu esmer tene hafif baskı uyguladı Ada. Aralarındaki boy farkını kapatmak için Ömer'in kollarından destek alıp ayak parmakları üzerinde yükseldi ve Kaptanın ona saf bir aşk ve tutkuyla harmanlanmış bakışlarıyla karşı karşıya geldi. Kaptan, genç kızın dudaklarına "Ada." Diye fısıldayıp onu kendine bastırırken, dün gecenin ilk dakikalarında öpüşmeyi beceremeyen çocukluk aşkı Defne Ada'nın onun kalın dudaklarına kapanması ile gözlerini kapattı Kaptan. Ada'nın çıplak bedenini kucaklarken geniş kollarındaki küçük ellerin esmer boynuna, oradan da dün gece Ada'nın tırnak izleri bıraktığı geniş sırtına gittiğini hissetti.
Kucağındaki narin bedeni yavaş ve özenle yatağa yatırıp kendisi de üzerine çıkarken, ikisinin de gözlerini bir an olsun gözlerinden ayırmayışı onları daha da birbirine kenetliyordu. Çocukluklarında yeşeren ve büyüyüp yetiştikçe çığ gibi artan sevgileri büyük bir tutkuya ve ihtiyaca dönüşmüştü fakat birbirleri için yanıp tutuşan bedenleri dip dibe olsa da onlar için en büyük sevgi ve aşk; gözleri ve kalpleriydi. Birbirlerine olan merhametleri, şefkatleri ve saf aşkları gözlerinden okunuyordu. Bundan ötürü dün geceden beri yatağa girdikleri ya da teknenin çeşitli bölgelerinde birbirlerine ait oldukları her yerde gözlerinin içine bakarlar ve kalplerinden yayılan sıcaklığın, gözlerine ve dillerine yansıyışına şahit olurlardı.
Ada'nın hafif aralık dudaklarını, kalın dudakları ile biraz daha aralayıp huzurla genç kızı öperken, kızıl saçları beyaz yastıkta hafif dağılmış kızın inçe bacaklarını kavrayıp iki yana açtı ve tenine değen beyaz tenden, Ada'nın deli gibi çarpan kalbini hissetti. Eğildi. Kalın dudakları Ada'nın göğsünü bulduğunda, siyah saçlarının üzerine konan küçük bir elin başını okşadığını hissetti. Bedeni hala Defne Ada'nın üzerine eğikken başını hafif kaldırdı ve Ada'nın gözlerinin içine bakarak, "Geldin." Dedi Kaptan şefkat ve aşk dolu sesiyle.