G | 4

1.5K 105 145
                                    

|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.|
|Keyifli okumalar!|


"Defne! Hey, Defne!" Genç kadın odasına girip kapıyı kapatacağı sırada kocası yetişmiş ve içeriye girmişti. "Tuhaf davrandığının farkında değilsin."

Göz devirerek arkasını döndü Defne Ada. Elindeki evrakları masaya fırlatır gibi atıp açık saçlarını küçük bir tokayla toplarken, "Beni kâle almıyormuş gibi davranma!" Dedi Eren sitemli bir ses tonuyla.

Kendisi bile inanmak istemeyen, kısık bir sesle ekledi. "O adamı tıraş etmiş olamazsın."

Elindeki tokayı geri bileğine takarak "Bunun ne önemi var ?" Deyip kollarını birleştirdi. "Görevli yoktu ve benim yapmam gerekiyordu, bunu büyütmek aptalca."

Genç ve cüsseli adamın işaret parmağı kızıl saçlı kadına çevrilirken, tehditkar bir biçimde daire çizmeye başladı. "Dört yıllık kocanı bir gün tıraş etmemişken, bunu yapmanı normal mi karşılıyorsun ? Yarın sabah Murat yapabilirdi."

Alaylı bir sırıtışla kocasının yüzü hizasına yaklaşıp dişleri arasından, "Canım bu akşam istedi." Diye fısıldadı genç doktor. Kocasının böyle hesap sorması sinir bozucu olmuştu. "Hasta benim hastam, her şeyi yapabilirim Eren."

Ciddi bir yüz ifadesi takınarak karısını beyaz önlüğünün yakasından yavaşça çekip kendine yaklaştırdı Eren. "Akıl sağlığını kaybetmiş hastalarınla bu kadar yakın olmanı istemiyorum, hepsi bu."

Beline yerleşen elleri yavaşça geri çekip, "Üzgünüm." Dedi sesini biraz daha kısarak. "İstersem kıyafetlerini bile giydirebilirim, yemek yedirebilirim. Bu benim hastaya olan doktorluk ilgim."

Gözlerini karısının üzerine dikerek, "Kıyafetlerini giydirebilirsin ?" Diyerek tekrar etti Eren. Bunları yapmak için görevlendirilen personeller varken, karısının bunu yapması can sıkıcı olurdu.

"Evet. Senin de hastalarını giydirdiğin gibi." Deyip küstahça sırıttı Defne Ada. Kocasının sert bakışları arasında, ellerinden kayıp giderken önlüğünü çıkardı ve çantasını eline aldı. Eren'in şuan ona sinir olduğunu bilse de, şuan için bundan zevk duyuyordu.

"Evde o meşhur makarnanı yapar mısın lütfen, bugün çok yoruldum. Üzerine bir de şarap, iyi gider. Ha, bir de şu 1503 İplikçi konusunu da masaya yatırmış oluruz böylece." Küçük bir tebessüm ederek göz kırptı. "Şu gizemli hastamı neden sevmediğini anlamış olurum bu sayede."

Karısının elinden tutup masaya oturturken, omzuna taktığı çantayı zarifçe kavrayıp masanın sonuna itti Eren. Bu konu ne kadar canını sıksa da karısının aklında soru işaretinin kalmamasını istiyordu. "Eve yüzüm kan içinde geldiğim zamanı hatırlıyor musun Defne ?"

Kaşlarını çatarak, "Evet." Deyip kafa salladı Defne Ada. Evliliklerinin ilk zamanıydı geceleyin eve kötü bir durumda gelen adamı hiç unutmamıştı. "Hatta çok korkup ağlamıştım."

Aklına o anların gelmesi ile merhamet dolu bir sırıtışla karısının yanağına masum bir öpücük kondurdu. "Ben de senin gibi hastalara yakın davranmak, her şeyleriyle ilgilenmek isterken olmuştu. Sana bunu korkarsın diye söylemedim çünkü o zaman daha üniversite sondaydın, mesleğinle ilgili korkutmak istememiştim. Bir hasta çok fevriydi ve bir anda saldırmıştı. Bunun sana da yapılmasını istemiyorum bebeğim."

Karısının dudaklarına naifçe öpüp, "Hastan cüsseli bir adam, kendini kaybedip saldırganlığı tutabilir, iyi niyetinden yararlanıp sana zarar verebilir. Bundan endişeliyim." Elini yanağına koyup sakince okşadı. Derin bir nefes aldı. "Ömer İplikçi benim yurttan arkadaşımdı. Oda numarası da 1503 olduğu için lakabı buydu. Başka bir ortaklığımız yok güzelim."

Girift Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin