•
|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.|
|Keyifli okumalar!|•
Etrafta hiç denecek kadar az görevli dolaşırken, onları görmüyormuş gibi bedenlerine çarpa çarpa geçti Defne Ada. Bir şeyler söylüyorlardı. Ya da adını sesleniyorlardı. Ama o, duymuyordu. Farketmeden, sessizce "Kaptan." Diye sayıklıyordu koridorda hızla ilerlerken.
Korkuyordu. Çok korkuyordu.
Uzun topukluları ile hızlı adımlar atarken, telaş ve korkuyla ayağını burktuğunun bile farkında değildi genç kadın. Fiziksel acı hissetmiyordu. Sadece derinden gelen bir acı, kalbine ağırlığını vermiş gibi Ada'yı alt üst ediyordu.
Kalın puntolarla yazılmış tabelanın sağına döndü. 'Soğuk Hava Deposu.'
Titreyen parmakları ile elindeki anahtarı kapının kilidine takmakta zorlansa da sonunda başarıp kapıyı hızla açtı. Onun için korkunç olan manzarayla karşılaştı. Arabayı hastanenin bahçesine park ettiği andan beri ağzından çıkan hıçkırıklar, acı bir inlemeye ve sonrasında sessiz gözyaşlarına dönüşmeye başlamıştı.
Yerde cenin pozisyonunda kıvrılmış, soğuk zeminde öylece yatıyordu.Üzerinden, iç çamaşırı hariç, bütün kıyafetleri çıkarılmıştı. Gözleri ise kapalıydı.
"Kaptan." Dudaklarından sesli bir hıçkırık koptuğunda ileriye atılıp genç adamın yanına diz çöktü Defne Ada. Titreyen sol eli ile esmer tenli kaptanın çıplak koluna hafifçe dokunduğunda korkuyla gözlerini büyüttü.
Kaç saattir burada kalmıştı ?
Elleri ile soğuk bedeni yerden havalandırıp kucağına doğru çekti kızıl saçlı kadın. Kolları arasındaki adamın yüzünü yüzüne yaklaştırıp, "Ömer, Ömer." Diye ağlayarak adını seslenmeye başladı. Yüzüne hafifçe elini vurup soğuktan uyuşmuş güçlü bedeni sarsıyordu fakat hiçbir ses gelmiyordu.
Soğuk fayanslarla kaplı zemin ve etrafta dönüp dolaşan soğuk hava, birkaç dakikada kendi bedenini bile ürpertmeye yeterken, yerde oturan genç adamı kucağına oturtup ellerini sırtında olabildiğince hızlı gezdirmeye çalıştı Defne Ada. Hala kaptanın adını sessizce söylüyordu fakat, kucağındaki adam hiçbir yanıt vermiyordu. Göz kapakları sanki sonsuzluğa kapanmış gibi birbirine kenetlenmişti.
Ada'ya verdiği tek yanıt, soğuk yüzünün genç kadının sıcak boyun girintisine düşmesiydi.
Ada, boynunda çok cılız, çok güçsüz hissettiği nefesler ile esmer tenli kaptanı kendisine daha çok yaslarken "Kimse yok mu!" Diye bağırmaya başladı kapıya doğru bakarak. Hala deli gibi ağlarken, kucağında oturan genç adamın üzerindeki iç çamaşırının ıslak olduğunu fark etti. Sıcak bir yer arayışı için boynuna kafasını yaslamış kaptanın yüzüne baktığında, kurumuş kan izleri ve patlayan bir dudağının olduğunu gördü. Soğuk hava deposunda bu kan izleri de kurumuştu. Fakat iç çamaşırı nasıl da ıslak kalıyordu ?
Dudakları ile genç adamın tenine sıcak nefesini üflemeye çalıştı, kolları ve elleri ile bedenini turladı. Ancak ne yapsa olmadı. Büyük bir çaresizlik ile kapıya dönüp, "Kimse yok mu!" Diye avazı çıktığı kadar bağırdığında genç bir görevli hızla kapıda göründü.
"Defne Hanım ?" Genç görevli, kucağında kendisinden kat kat büyük gövdeli bir adam oturan Defne Ada'ya şaşkınca baktığında "Hemen bir sedye getir, hemen!" Dedi kızıl saçlı kadın gözyaşları arasında. Genç görevli, Ada'nın kucağında yarı çıplak bir halde oturan adamın kim olduğunu merak ettiği için, kadının boynuna yaslı olan kafaya odaklanırken, "Hadi!" Diye bağırdı Defne Ada sinirle. "Ne bekliyorsun ? Çabuk olsana!"