•
|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.|
|Keyifli okumalar!|•
-
Üstünde uyuyan kadının bembeyaz sırtını okşayıp huzurlu uykusunda aldığı nefes alış verişlerini dinlerken yağmur damlaları çarpan tekne camına bakıp derin bir nefes aldı Kaptan. Tekrar kafasını, göğsünde uyuyan Ada'ya çevirdi ve geceden kalma ıslak kızıl saçlarını geriye doğru attı. Uzun zamandır koca yüklerin bindiği incecik omuzlarına parmaklarını sürttü ve oldukça belirginleşen köprücük kemiğinde parmaklarını gezdirip kaşlarını çattı. Bu aralar yemediğinin farkındaydı ama ne ara bu kadar bedeni süzülmüştü ?
Boşta olan eliyle genç kadının çıplak üst bölgesini eliyle gezdiğinde avuç içine değen kemikler ile eğilip genç kadının vücuduna baktı. Gereğinden fazla zayıflamıştı ve en ufak bir hastalıkta ağır bir iyileşme süreci geçireceği kesindi. Kaptanın bedeni de az çok süzülmüştü ama Ada'nın yanında kat be kat iri gözüküyordu. Ada'nın biraz toparlaması gerekirdi ki bunu Ada'nın yapması mümkün değildi. Ona kalsa, sabah kahvaltısında yediği birkaç zeytin ve su dışında başka hiçbir şey midesine gitmezdi. Onun için bu görev de Kaptana aitti.
Komidinin üzerindeki telefonun ışığı tavana yansıyıp odanın küçük bir bölgesini aydınlatırken Ada'nın rahatını bozmamaya dikkat edip telefonu aldı ve arayan kişinin ismini görüp tereddütsüz aramayı cevaplandırdı. Çok kısık sesle konuşmak durumunda kalmıştı.
"Neredesiniz ?"
Eda'nın öfkeli ve hafif korkak sesine karşı sessizce "Bilmediğin bir yerde." Dedi genç kaptan. Eda'dan birkaç saniye ses gelmedi.
"Diken üstündeyim. Odaya yönelen herkesi geri çevirmek için kapıda nöbet tutacak hale geldim. Söylediğim yalanlar boyumu aştı. Anlatabiliyor muyum ?"
Kaptan, göğsünde uyuyan kadının elini boşta kalan elinin arasına alıp severken, "Bu senin problemin." Dedi net sesi ile. "Ada'nın kendini toparlaması zaman alacak."
Eda hastanenin küçük bir odasına girip kapıyı kapattı ve ardından kilitledi. Endişe dolu bir sesle konuştu. "Dün hastaneye Ada'nın ismine bir posta geldi. Babası tarafından, mahkeme ile ilgili." Derin bir nefes aldı ve üzgün bir sesle devam etti karşı hattaki kadın. "Evlatlıktan men etme dilekçesi."
Birkaç saniyelik sessizlik oluştu ve Kaptan, göğsünde şuan için huzurla uyuyan Ada'nın kızıl saçlarını şefkatle okşayıp gözlerini deniz manzarası ile buluşturdu. Sıkıntılı bir nefes aldı ve aynı şekilde geri verdi. Ada'nın en yakınları; ailesi onu ciddi ciddi terk etmek için en büyük adımı atmıştı. Doğumundan itibaren yanında olan insanlardan kopan bağlar, zihnen ve bedenen yorgun olan Ada'yı daha çok yoracak ve üzecekti. Kaptan için ailesinin onu evlatlıktan men etmesine ses çıkarmayacak, Kaptanın yanında hiç konusunu açmadan mutlu olduğunu gösterecek ama genç adamın odasından çıktığı an, yine büyük yıkımlar ve göz yaşlarıyla baş başa kalacaktı. Ömer bunu çok iyi biliyordu.
"O peki, iyi mi ? Defne iyi mi ?" Eda'nın uzun süren sessizlikte gerilmesinden ötürü karşı hattan sesi duyulduğunda derin düşüncelerinden ayrılıp, "Değil." Dedi Kaptan. Ada'nın hayat dolu gülüşü ve parıltılı gözlerinin o umudu yok olduğunda, genç kaptan kat be kat üzülüyor ve aynı sırada onu bu hale getirenlere karşı inanılmaz bir öfke duyuyordu. "Ama iyi olacak. Onu iyileştireceğim."
Karşı hattan birkaç homurtu duyulduktan sonra Eda'nın sesi daha yumuşak ve daha üzgün çıktı. Şimdi söyleyeceklerinden önce aklına o sahneler geliyor, kendisi bile dağılıyordu.