|Pasaj yorumları mutlaka istiyorum.| |Keyifli okumalar!|
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
10 Ekim 2019, saat 23.58 .
Telefondaki sesin son bulması ile defalarca kez bağırıp çağırmasına ve seslenmesine rağmen, hiçbir geri dönüş alınmıyordu. Ada'nın iyi olduğuna ve hayatta kaldığına dair küçücük dahi bir belirti olmadığı, Ondan ses gelmediği her an direksiyonun başında boğazı yırtılırcasına bağırıyor; fakat Ada'nın kısa bir an için bile olsa sesini duyamıyordu.
Birkaç ay önce gömdükleri babasının yanına şimdi canından çok sevdiği kadını diri diri gömme düşüncesi kanını donduruyordu Kaptanın. Birkaç gün sonra evleneceği çocukluk aşkı, gelinlik provasında iken kaçırılmıştı ve Kaptan; kendi elleriyle karısını o gelinlik provasının yapılacağı yere, kapısına kadar bırakmıştı. Onu en son gördüğü yer de, öptüğü yer de orası olarak kalacaktı. Ada'nın kaçırıldığı yer, Ada'yı son kez gördüğü yer olarak bilinecekti.
'Nolur kal benimle.' Diye fısıldadı ağlayarak. Biliyordu. Uğruna yalvardığı şey asla mümkün olamayacak kadar imkansızdı. Ada, canından çok sevdiği karısı, saatlerdir onların elindeydi. Kim bilir ne kadar zamandır toprağın altında ağlamıştı; ne kadar korkmuştu ve Kaptanın kocaman aşkını sığdırdığı o küçücük kalbi, ne kadar da endişeyle çarpmıştı. Ona aşkla bakan gözlerinden kaç defa gözyaşı dökülmüştü; kirpikleri ne kadar da ıslanmıştı. Canı çok acıyor muydu ? Her gece kollarının arasında uykuya dalan ve kendini kaptana teslim eden incecik bedeni üşümüş müydü fazla ?
Aşırı hızdan ötürü kulakları uğuldamaya ve direksiyon hakimiyetini kısmen kaybetmeye başlamıştı fakat yaşadığı andan bir saniyesini dahi düşünemeyecek kadar delicesine hareket ediyordu. Nasıl olacağını, ne yapacağını bilmeden; sadece Karısı Defne Ada'yı kurtarma ve geride onlara zarar veren kim varsa öldürme isteği ile harmanlanmıştı tüm vücudu. Simsiyah gözleri en son yine Ada ile ayrı kaldığı beş aylık sürede bu kadar gözyaşı dökmüştü. En büyük ağlayışlarının, haykırışlarının sebebiydi karısı. En çok korktuğu tarafıydı, en büyük zaafıydı ve en yumuşak karnıydı karısı. Onun için hem çok ağlar, hem de çok ağlatırdı. Hem ölürdü uğrunda, hem de öldürürdü hiç düşünmeden.
Hız ibresi yüz yetmişi zorlarken, birkaç saniye sonra geçmezse altında kalacağı muhtemel olan şehirler arası yük tırını sollayıp, hala kapanmayan lakin ses de çıkmayan telefona "Ada!" Diye bağırdı ses telleri koparcasına. Sesi daha da kalın, korkutucu ve güvenilir geliyordu. Aynı zamanda, fazlasıyla üzgün.