· · ·
Mahalle sınırlarına yaklaştığımda derin bir nefes aldım.
Sakin ol Kabira. Sadece konuşacaksınız ve sonrasında tamamen eskiye dönmüş olacaksınız. İltan'ın sonuna kadar haklı olduğunu da biliyorsun zaten. Üç gün boyunca düşünüp de verdiğin karardan vazgeçme. Unutma sonunda iki seçenek var. Ya tamamen Saffan'ı katbedeceksin ya da Saffan tekrar sana Gecem diyecek. Ve eğer kararından vazgeçersen şüphesiz Saffan'ı kaybedersin.
İç sesimin ne kadar haklı olduğunu biliyordum. Pekala. Gidip Saffan ile konuşacağım. Savaşmadan kaybetmek yok!
Kararımdan emin bir şekilde mahalleye girdim. Mahalle sınırlarına girmem ile aklıma grupta konuşulan saçmalık geldiğinde sinirle soludum. Hala o mesajların sinirini üzerimden atamamıştım. Sinirimi atmam için ya boş bir sayfayı karalamalıydım ya kösülene kadar ağlamalıydım ya da birini dövmeliydim. Ki bana birisini dövmek daha cazip geliyordu. Bu saçma sebepten dolayı ağlamak da istemiyordum tertemiz kağıtları yıpratmak da. En iyisi en kısa zamanda şu Serkan'ı bir daha döveyim. Nasıl olsa benimle işi bitmemiş beyefendinin!
Beni gören kızlar yolunu değiştiriyordu. Eh, en azından suçlarını biliyorlar. Bizim gruptan kimseyi görmeden eve girdim. Anneme arkadaşımın yanında kaldığımı söylemiştim. Kapıyı açıp içeri girdim. Mutfaktan gelen sesler ile oraya yöneldim.
"Ben geldiiim! Beni özledin mi?" diye sordum mutfağa girer girmez.
"Neredesin kız sen!? Hadi arkadaşına kalmaya gidiyorsun bari giderken kıyafet alsaydın ya!" dedi annem kızarak.
"Ay anne hiç sorma. Gittiğimin ertesi gün sabah fark ettim kıyafet almadığımı" dedim yakınarak. Annem sinirli halini üzerinden atarak gülmeye başladı. "Ama anne yaa! Hiç komik değil" diyerek surat astım. "Neyse ben üzerimi değiştirip çıkıyorum"
"Nereye?"
"Hani reisim ya ben, hani işlerim var ya"
"Ey tamam get"
"Ey tamam gidirem" diyerek mutfaktan çıkıp odama girdim. Üzerimdeki kıyafetleri değiştirip evden çıktım ve büronun yolunu tuttum.
Büroya girdiğimde Saffan'ın işlere gömüldüğünü gördüm. Geldiğimi fark etmediği için sessizce masama ilerleyip çantamı masaya koydum. Masam hala bıraktığım gibi duruyordu. Tek bir şeye bile dokunulmamıştı. Sadece çayı ve tabağı kaldırmışlardı.
Boğazımdaki kuruluk hissi ile kavrulunca arka tarafa geçtim. Dolaptan bardak indirip çeşmeden su doldurdum. Saffan'ın geldiğini belirten koku mutfağı esir alınca içtiğim su boğazıma takıldı. Öksürerek ölümden döndüm.
Bugün niye bu kadar çok parfüm sıkmış bu çocuk?
Ne bileyim ben be!
"Döndün!" diyen Saffan ile ona döndüm. Sanki az önce boğulma tehlikesi atlatarak kurtulmak için boğazını parçalarcasına öksüren ben değilmişim gibi normal çıkan sesim ile konuştum.
"Hayır daha yoldayım" bir dakika ben bunu demeyecektim. Hay tükürem sana iç ses yanlış zamanda konuştun!
Üzgünüm :(
"Tamam o zaman ben gidip seni beklemeye devam edeyim" dedi Saffan beni bozmayarak.
Pardon bölüyorum baci ama konuşmanız gereken ciddili şeyler var ya hani...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Santimetrelere Bakmaz ✓
Teen Fiction* 'Aşk Santimetrelere Bakmaz' isimli ilk kitap * ---- ARGO İÇERİR. KÜFÜR İÇEREBİLİR. RAHATSIZ OLACAKLAR OKUMASIN. ---- Altı yıl gizliden gizliye sevmek için çok mu uzun? Altı yıl boyunca ona duygularını açmadım, açamadım. O beni kardeşi gibi görürk...