Medya: Sinandede Mahallesi'nde sıradan bir duvar 😂😅 (Kim yazmış bilmirem ama bari azcık güzel yazaymış)
· · ·
"Nerelere daldın öyle?"
"Düşünüyordum sadece" diye cevapladım Saffan'ı.
"Düşünmek, ruhun kendi kendisiyle konuşmasıdır demiş Sokrates. Peki senin ruhun kendi kendine ne konuşuyordu?"
"Bir ara çamlığa gitmemiz gerektiğini" dedim. "Topluca. Hem çok kar tutar orası, güzel eğleniriz"
"Neden olmasın?"
"Yani, neden olmasın? Hem Nur'a biraz daha alışırlar böylece"
"O ses tonu ne öyle?! Alışacaklar tabii ki. Öyle ömür boyu triplenecek değiller ya" dediğinde iç çektim.
"Bak Saffan, sen ve İltan gibi değil onlar. Siz en hayati sır bile olsa kolayca kabullenirsiniz. Bu sizin geninizde var. Fakat onlar sizin gibi değil"
"Orası öyle. Buna bir şey diyemem. Ama bir hafta oldu. Yavaş yavaş alışıyorlar. Alya neredeyse benimsedi. Kaner abi otoriter tavrını yumuşatmaya başladı. Ayça abla alışmak için çabalıyor resmen. Eren de mesafeli tavrını yavaş yavaş geride bırakıyor. Bi' Aslı. O da zaten keçi inadından taviz vermiyor. Yüzüne bile bakmıyor neyedeyse. Sadece ona da değil bize de bakmıyor inatçı"
"Aslı'nın inadı kırılır birkaç güne"
"E daha ne? Niye hırpalıyorsun kendini?"
"Öyle ama Saffan, yine de Nur'u üzgün görmek içimi sıkıyor"
"Merak etme sen -"
"Yengeeğ!" diye içeri dalan şahsiyet-i ala ile Saffan'ın sözü yarım kaldı.
"Yenge kadar başına taş düşmesin e mi İltan!" diye söylendim.
"Niye be?! Sen Selim'e enişte derken iyi, ben sana yenge diyince kötü" diyerek göz devirdi.
"Ama Selim'in evlilik hayalleri duyulduğunda işten atılmayacak" dedim. Dudaklarını büzüp gözlerini tavana dikti.
"Doğru" diyerek başını salladı. "E ne zamana kadar saklayacaksınız ki?"
"Bilmiyoruz" dedi Saffan.
"Açıkçası ben artık bir şeyler saklamaktan usandım" dedim derin bir nefes alarak.
"Aslında pek de saklıyor sayılmazsınız. Yani sonuç olarak mahalleli ve konsey bilmese bile yakın çevreniz -tabii buna aileleriniz de dahil oluyor dolayısıyla- biliyor. Ve zaten normal halinizden çok da farklı değilsiniz. Normalde de böyleydiniz. Kendinizi kısıtlamıyorken bile kimse bir şeyden şüphelenmiyorsa neden dert ediyorsun ki abla?"
"İstediğinde ciddi ve ikna edici olabiliyorsun" dedi Saffan.
"Sen şimdi bana ciddiyetsiz mi diyorsun? Ayıp ayıp" diyen İltan ile gülümsedim.
"Yani? Şuan çok mu ciddisin?" dedi Saffan İltan'ı göstererek.
"Tamam kesin atışmayı. Ne için gelmiştin İltan?"
"Cumartesi toplaşıp bir şeyler yapalım diyecektim"
"Bugün ne? Cuma. Yani yarın" biraz düşümdüm. "Bana uyar. Çamlığa gideriz hem. Ne dersin Safom?"
"Olur neden olmasın?"
"Nur'a haber vereyim o zaman. Sen de diğerlerini hallet İltan"
"O iş bende" diyerek kapıya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Santimetrelere Bakmaz ✓
Teen Fiction* 'Aşk Santimetrelere Bakmaz' isimli ilk kitap * ---- ARGO İÇERİR. KÜFÜR İÇEREBİLİR. RAHATSIZ OLACAKLAR OKUMASIN. ---- Altı yıl gizliden gizliye sevmek için çok mu uzun? Altı yıl boyunca ona duygularını açmadım, açamadım. O beni kardeşi gibi görürk...