· · ·
Nur Kabira NESİL anlatımından...
Mahalleye girdiğimde içim bir garip olmuştu. Yolda gören herkes gülümsüyor veya selam veriyordu. Gülümseyene gülümseyerek, selam verene selam vererek karşılık veriyordum. Büroyu bulduğumda içeri girdim. Sadece fotoğraflarını gördüğüm Saffan masa başında oturmuş bilgisayar ile ilgileniyordu.
Sırtımı kapıya yaslayıp izledim biraz. Yorgun ve halsiz gözüküyordu. Yorgunluk derken uykusuzluk gibi değil, daha çok hayatın insan üzerindeki baskısının sonucu olan yorgunluk. Önündeki işe odaklanamadığı aşikardı. Oflayarak başını arkaya attı.
"Bıktım artık kırılıp dökülmekten" dediğinde iç çektim. Az yıpranmamıştı o da.
"Artık toparlanma zamanı o halde" dedim sırtımı kapıdan ayırıp içeri adımlarken. Başını bana doğru çevirdi.
"Ne zaman geldin?"
"Şimdi" derken koltuğa oturdum. Elimi yanımdaki boşluğa vurup gelmesini belirttim. "Gel hadi şöyle" ayağa kalkıp yanıma geldi ve oturdu. "Anlat hadi. İçinden geldiği gibi, hissettiğin gibi. Bağır çağır ama içinde tutma. Anlat ve rahatla"
"Nereden başlayacağım ki?"
"En başından başla"
"Sabah telefonuma gelen mesaj sesleri ile gülümsemiştim. Çünkü kimden olduğunu biliyordum. Ondandı, anonimden, Nur'dan. Ekranı açıp mesajları okuduğumda gülümsemem yüzümde dondu. İki ay boyunca her sabah aldığım o neşeli, içten mesajları görmeyi beklerken nefret kusan mesajlar ile karşılaştım. Gerçekleri söylüyordu ama çok kırıcıydı. Sanki... Sanki iki aydır bana mesaj atan o tatlı kız gitmiş yerine benden nefret eden birisi gelmişti. Bir sürü mesaj vardı ve hepsi teker teker içimi parçaladı. Sonra parçalarım etrafa saçıldı. Toplamam çok zor olacak. Son mesajların arasında iki mesaj vardı dikkatimi çeken. Biri 'Ne oluyor lan' diğeri 'Kim yazıyor bunları' önce anlayamadım sonra başka bir numaradan mesaj geldi. Meğer telefonunu heklemişler. Mesajları o atmamış" telefonunu çıkardı. Konuşmaları açıp bana verdi. Tüm mesajları tek tek okudum. Bunu her kim yaptırsa Saffan'ı çok iyi tanıyor ve ondan nefret ediyor.
Anonimi başka birisine anlatıp anlatmadığını soracaktım ama durdum. Kabira gibi davranacaksam önce duygular, sonra mantık olmalı. Çünkü onun için duyguları mantıkdan daha önemli. Aradaki o dengeyi kuramadı bir türlü. Ama bunu umursamıyor.
"Bunlar gerçek değil Saffan. Her kim yapmışsa amacı seni yıkıp dökmek. Ve sen buna izin vermemelisin"
"Daha fazla kırılamam ki zaten. Tüm parçalarım un ufak oldu"
"Yapma böyle ama. Sen böyle yaparak kendini daha fazla üzüyorsun" dedim. "Şimdi söyle bakalım anonimi benden başka birine söyledin mi?"
"Hayır kimse bilmiyor" dedi.
"Ama onun telefonunu hekleyip sana yazmaları için birinin biliyor olması gerekiyor"
· · ·
Başımı masaya koyup gözlerimi kapattım. Gözlerim ağırmıştı ve çok sıkılmıştım. Kitaplarımı özledim ben! Ve sanırım biraz da Selo'ya sataşmayı özledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Santimetrelere Bakmaz ✓
Novela Juvenil* 'Aşk Santimetrelere Bakmaz' isimli ilk kitap * ---- ARGO İÇERİR. KÜFÜR İÇEREBİLİR. RAHATSIZ OLACAKLAR OKUMASIN. ---- Altı yıl gizliden gizliye sevmek için çok mu uzun? Altı yıl boyunca ona duygularını açmadım, açamadım. O beni kardeşi gibi görürk...