HÜKÜM 37

13.1K 554 157
                                    

Özür dilerim Evin diyordu. Her şey için özür dilerim. Bu sözler Civan'ın ağzından dökülüyordu. Sanki acımı dindirebilmek için bu iki çift laf yetebilecekmiş gibi özür diliyordu. Bir özür binlerce kabahati örtmeye yetmiyordu ki. Bu kaçıncı özürdü, bu kaçıncı kusura bakma Evin deyişiydi. Kalp denilen şey bu kadar çabuk kırılıp, bu kadar çabuk tamir olmuyordu. Bir özüre tav olabilecek kadar aptal değildi. İnsan aptal bir varlık olsa dahi kalp aptallık yapıp yapılan yanlışı bir anda yok sayamıyordu. İncinmiş bir kalbe sözler tesir etmiyor, göz kamaştırıcı hediyeler dahi kalbin gözünü boyayamıyordu. Bir kalbe dilenebilecek en güzel özür söz değil, karşındaki kişinin ellerine bırakabileceğin kalbin olmalıydı. Lakin karşımda Civan Hükümdar vardı. Ve onun kalbi başkasının ellerinde, başkasının teninde, başka birinin dudaklarında, başka birinin gülüşlerinde saklıydı. Bana yasak olan Civan, tamamen başka birine aitti. Işıl denen kadına bağlıydı. Hayatımızın ortasına bomba gibi düşen Işıl Civan'ın gözdesiydi ya da daha doğrusu ben onların hayatına bomba gibi düşüp ikisi arasında patlamıştım. Başından beri yanlış güzergahta giden bir araba gibi sarsılarak, sürekli sağa sola ani manevralar yaparak ilerliyorduk. İkimizde o arabadan inemiyorduk, hareket eden bir araçta mahsur kalmıştık. Ve yolumuz sanki çok güzelmiş gibi birde arabaya Işıl binmişti. Işıl'ın adını dahi bilmezken kötü şeyler olacağını biliyordum. Civan'la bitmek bilmeyen kavgalarımızın sebebi olacağını, çıkan bu krizi yönetemeyeceğimizi en başından beri biliyordum. Biliyordum işte. Şu altıncı his beni hiçbir zaman yanıltmadığı gibi bugünde haklı çıkmıştım. Haklı olmaktan nefret etsem de haklı çıkmıştım. İlk kez hislerimden nefret ettim. Önsezilerimden ölesiye kurtulmak istedim. Ne çok ilk kez demiştim bugün içerisinde. Ne çok nefret etmiştim kendimden.

"Evin, özür dilerim. "

Civan ben içimdeki yangınla başa çıkmaya çalışırken benimle konuşuyordu. Yine özür diliyordu. Alaycı bir gülümseme oluştu dudaklarımda.

"Hangisi için?"

"Işıl..."

Civan'dan bir kez daha Işıl ismini duyunca sözünü keserek araya girdim.

"Işıl, Işıl,Işıl. Ağzında hep bu kadının ismi. Bana onunla ilgili çok şey anlattın. İsmini çokça andın. Anladım. Aranızdaki şeye saygı duyuyorum. Ama bunu gözüme sokmana gerek yok. Kulaklarım işitiyor. Ona olan sevgini bana göstererek Evin bizim aramızda karı koca ilişkisinden başka bir şey olamaz imajı vermeye çalışma. Aptal değilim."

Civan söylediklerime şaşırmış olacak ki bir süre duraksadı. Daha sonrasında konuştu.

"Aptalsın Evin aptalsın. "

Bu sefer şaşırma sırası bendeydi.

"Ben senin düşündüğün gibi bir imaj vermeye çalışmıyorum. Her şeyi yanlış anladığın gibi bunu da yanlış anlamışsın. Ben Işılla evlenmek istemediğim halde sana Işılla evlenmek istediğimi söylediğim için özür dilediğimi söylemek istedim. Sana yalan söylediğim için özrümü kabul etmeni istedim. "

"Bana neden yalan söyledin? "

Civan'ın ben sana yalan söylediğim için özür dilerim demesinden beri kafamı kurcalayan bir soruydu bu. Bana neden yalan söylemişti ya da söylediği yalanı neden düzeltiyordu? Sonuçta bana yalan söylemiş bile olsa ben Civan'ın ağzından çıkanı gerçek olarak kabul edecektim. Yalanını ortaya çıkaracak biride yoktu etrafımda. Ki olsa dahi bakalım ben araştıracak mıydım?

"Bilmiyorum. "

Tek kaşım havada asılı kaldı.

"Bilmiyorum bir cevap değil."

HÜKÜM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin