HÜKÜM 109

6.7K 358 29
                                    

Dün gece annemlerin evinde geçirdiğimiz huzur dolu dakikaların ardından eve dönmüştük. Bir aile sıcaklığı ile sarıp sarmalanmıştım adeta. Yanımda Civan'ın da olması beni oldukça mutlu etmişti. Eksik bir parçamı tamamlamış gibiydi Civan. Yarım bırakılmışlığıma, acılarıma merhem olmuştu. Şimdi ise güne başlarken onun kollarındaydım. Başını göğsüme koyup uyumuştum ve dünyanın en güzel ninnisini söylemişti bana kalp atışları. Huzurla uyuduğum bu göğüsten, sıkıca tuttuğum bu elden kopmak istemiyordum. Civan hâlâ uyanmamıştı. Kalkıp onu uyandırmak istemiyordum fakat kahvaltıya geç kalmak istemiyordum. Bu sefer bizi yanlış anlayabileceklerini düşündüğüm için değil, acıktığım için aşağıya inmek istiyordum. Dün annemin yaptığı yemeklerden biraz yedikten hemen sonra midem bulanmıştı. Beni rahatsız eden ekşimsi tad ile yemek yemeyi bırakmıştım ve şimdi de deli gibi acıktığımı hissediyordum. Daha fazla dayanamayacağımın farkına vararak başımı yavaşça göğsünden kaldırdım ve bunu yapmamla beraber Civan'ın beni yine göğsüne çekmesi bir oldu. Sonrada Civan'ın boğuk sesini işittim.

"Uykum var güzelim. Rahat dur. "

Onu uyandırmak istememiştim ki. Sadece kahvaltıya inecektim ama Civan böyle yaparsa kahvaltı hayallerim suya düşecekti. Bu durumu önlemek için başımı göğsünden kaldırmadan elimi kirli sakallarına götürüp hafifçe okşamaya başladım. Belki huylanıp, beni bırakır düşüncesindeydim ama Civan huylanmak ne kelime bundan etkilendi. Nasıl mı?

"Biraz daha o elin sakallarımı okşamaya devam ederse seni altıma alacağıma yemin edebilirim. "

İşte böyle. Elimi ateş değmişcesine sakallarından çekip alırken başımı göğsünden hafifçe kaldırıp yüzüne baktım ve sabırsızca mırıldandım.

"Uyanmayacak mısın?"

Civan'dan ses çıkmazken beni başımdan tutup yine göğsüne yasladı. Ofladım.

"Off ama ya! Hadi kalk Civan ya da bırak beni. Benim uykum yok."

Göğsüne yaslandığım için sesimin boğuk ve anlamsız bir şekilde çıkmasına engel olamamıştım. Civan'ın da konuşurken sesi benden farksızdı.

"Varlığını hissetmeden uyuyamıyorum güzelim. Hadi kapa gözlerini. "

Sözleri kalbimi, ruhumun derinliklerini hoşnut etse de guruldamaya ramak kalmış karnımı hiç mutlu etmiyordu. Bunu söylemekten de çekinmedim.

"Civan ben çok acıktım ama lütfen kalk. "

dediğimde Civan'ın düzenli nefes alışverişleri dışında bir ses duyulmadı bir süre. Sonrasında Civan'ın boğuk ama ona rağmen tok sesini duydum.

"Biraz daha."

Çok yorgun olmalıydı yoksa söylediğime itiraz etmezdi. Bunun farkındaydım. Çok anlayışlı ve nazik biriydi. Eskiden böyle değildi. Daha kaba ve anlayışsızdı. En azından ben öyle düşünüyordum. Şimdi ise aradaki farkın sebebini anlayabiliyordum. İkimizde dikenli yollardan geçip, şu an bulunduğumuz gül bahçesine geçiş yapmıştık. İkimizde zor sınavlar ve engebeli yollar atlatmıştık. Bu yüzden bulunduğumuz durum ve şartlar Civan'ın kendi öz benliğini göstermesine izin vermemişti. Şimdi ise en yalın, en çıplak haliyle buradaydı işte. Ve bana biraz daha diyerek benden kısacık bir izin istiyordu. Bu izni ona vermekten çekinmedim. Bu adam şu an canımı istese onu bile çeker koyardım önüne. Buna mı itiraz edecektim? Etmezdim. Acıkan karnımın yankılarını susturup, Civan'a sıkıca sarıldım. Gözlerimi göğsünde kapatıp, büyük bir huşu içinde kalbinin atışlarını dinledim ve bu esnada düzenli olarak nefes alıp veren Civan'ın kollarında bir uykunun pençesine esir düşerek uyudum. Göz kapaklarımı zorlukla açmamı sağlayan şey duyduğum kapı sesi oldu. Kapının ısrarla tıklatılmaya devam etmesiyle gözlerimi aralayıp, uzandığım yataktan kalktım. Uyku mahmuru gözlerle mırıldandım.

HÜKÜM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin