HÜKÜM 21

25.3K 721 82
                                    

Korkarak mırıldanmıştım cümlelerimi. Civan'ın ne tepki vereceğini kestiremiyordum. Anlık bir deli cesareti göstermiştim. Düşünerek verilmiş bir karar değildi. Ama düşünseydim de kararımın bu olacağını düşünüyordum. Civan'ın henüz tanımaya başladığım yönü ile bir anda ortaya çıkan diğer tarafı beni ikilemler arasında bırakıyordu. Ve aldığım bu karar doğru zamanda verilmişti. Bu boşanma ibresini göstermiyordu. Böyle bir durum söz konusu bile değildi. Buralarda koca evine gelinliğinle girer, kefeninle çıkardın. Benim sadece düşünmeye ihtiyacım vardı. Civan hakkındaki düşüncelerimi yeniden tartıp kefeye koyacaktım. Hangisinin daha ağır bastığını görünce de ona göre hayatıma yön verecektim. Bu hayatın şartlarından biri ve öncelikli ise Civan'ın hala hayatımda oluşu olacaktı. Zorunlu bir evliliğin zorunlu bir parçasıydı Civan. Onun da benimle ilgili aynı düşüncelerde olduğuna adım gibi emindim. Biz iki yabancıydık. Birbirini tanımaya çalışıp tanıyamayan, bedenlerinin uzuvlarında birbirlerine ait izler bırakan iki yabancı. Kurduğum cümle bir o kadar bize ait olup, bir o kadar da uzaktı. Kelimeler bile oyunlar oynayıp bizi kandırmaya çalışıyordu. Ne garip? Zihnimin içinde at koşturan düşünceleri bertaraf edip Civan'ın ne tepki vereceğine odaklandım. Yüzünün keskin çizgilerle belirginleştirilmiş kıvrımlarında söylediklerime dair bir kızgınlık veya şaşkınlık belirtisi yoktu. Kontrol ettiği vücudunda en ufak bir hareket yoktu. Ne yani kızmamış mıydı? Onun söylediğim cümle ile şaşkınlık belirtisi olarak göstereceği tepkiyi ben verdim. Kaşlarım havalanıp iki kaşın arasında kalan derinlik uçuruma dönüştü. Civan tepkime dudaklarının hafifçe kıvrılması ile cevap verdi. Yüzüm alabileceği en derin ve anlamlı ifadeyi yüzüne yerleştirirken gerçekten Civan'ın bu tepkiyi mi verdiğine inanmakta güçlük çekiyordum. Ne bekliyordum bilmiyorum ama bunu kesinlikle beklemiyordum. Civan'ın bu hareketinden çıkarım ile gerçekten istenmediğim sonucuna varıyordum. Daha fazla beklemenin saçma ve gereksiz olduğu kanısına varınca az önce kapıya döndüğüm sırtımı geri çevirdim. Ve zile basmak için işaret parmağımı uzattım. Civan'ın konuşması ile zili çalma eylemini kısa süreliğine erteledim.

"Söyleyeceklerin bu kadar mı?"

Ne demekti şimdi bu? Arkamı dönüp gözlerimi simsiyah gözlerine çevirdim. Gözlerinden bir şey okumak imkansızdı. Dudaklarımı aralayıp ne dediğini anlamaya çalıştım.

"Anlamadım."

"Diyorum ki söyleyeceklerin bu kadar mı? Daha üzerine bir şey ekleyecek misin?"

Bu kadar vurdumduymaz olması ve pişkin tavrı karşısında kaşlarımı çattım. Sinirle dudaklarımdan bıraktım kelimeleri özgürlüğe.

"Evet. Bu kadar. Şimdi git. "

"Tamam."

Evet işte bitmişti. Bu kadar kolay olacağını kim düşünebilirdi? Gitmesini izleyecek değildim. Bu yüzden sırtımı ona çevirip gözlerimi zile odakladım. Yoldan gelen taş seslerinden gittiğini anlamıştım. Ama bir sorun vardı ki taş sesleri çok yakından geliyordu. Yoldan geçen birinin varlığı kuruntumu önledi. Civan gitmişti. Enseme vuran nefes ile ürktüm ve öne doğru kendimi itmek yerine arkaya gitme gibi yanlış bir teşebbüste bulundum. Bedenim sert bir kayaya çarpmıştı. Botan olabileceği düşüncesi beni korkutuyordu. Arkamdaki kişinin varlığından emin olmak için adını mırıldanacakken elinin kapı ziline dokunması ile ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. İşaret parmağı kapı zilinde duraksarken, dudaklarından enseme yayılan nefesleri hem korkutucu hem de heyecan vericiydi.

"Gittiğimi düşünmüyorsun değil mi?"

Civan. Ne oluyordu burada? Söyledikleri biterken kapının zilini çalıp beni sorularımla baş başa bıraktı. Ense kökümdeki nefesi uzaklaşırken bir adım öne çıkıp kendini tüm ihtişamıyla sergiledi. Hemen yanımda dururken olayın anlamsızlığı ile kaşlarım çatıldı. Gördüğünden memnun olmadığını gösteren bir ifadeyle yüzüme baktı. Elleri havalanıp alnımda yerini aldı. İki kaşımın arasında kalmış o derinliği sol elinin işaret parmağı ile yukarı kaldırdı.

HÜKÜM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin