ÖZEL BÖLÜM

8.2K 285 39
                                    

Ellerim kucağımdaki oğlumun başını okşarken o her şeyden bihaber şekilde sütünü içmeye devam ediyordu. Sağ eli göğsümü mesken edinmiş, gözleri uyku ile uyanıklık arasında bana bakıyordu. Bu hali çok ama çok tatlıydı. Oğlum babasının yeni sürümü gibiydi. Babasının aynısı olan kuzguni siyah gözleriyle Civan'ı görüyordum. Karnımda iken babacı olacağını biliyordum ama ona bu kadar benzemesini beklediğim söylenemezdi. Geçtiğimiz günlerde oğlumun kırkını geride bırakmıştık. Bu küçük, mucizevi varlık artık hayatımızdaydı. Kucağımda büyüyor, kalbimde hiç bitmeyecek olan bir sevgiyle sarmalanıyordu. Hele Civan! Ne kadar söylense de ona çok ama çok düşkündü. Babalık elbisesini keyifle giymişti ve akşam ona gelmek için sabırsızlanıyordu. Civan Mirza doğduktan sonra işleri Serhad'a bir süreliğine bırakıp bizimle ilgilenmişti. Beraber anne baba olmayı öğrenmiş, bebeğimize konforlu bir yaşam alanı vermek istemiştik. Civan sırtımdaki yükü kolayca kucaklamış ve bana yardım etmekten bir an olsun gocunmamıştı. Ona bu konuda minnettardım. Düşüncelerimin beni götürdüğü uçsuz bucaksız dehlizden beni çıkaran şey çalan telefonum oldu. Hemen sol yanımda olan telefonumu elime alıp arayan kişiye baktım. Civan görüntülü arıyordu yine. Bu adam ben hamileyken bu kadar sık beni görüntülü aramıyordu. Kocamı oğlumdan kıskanma safhasına çoktan geçmiştim bile. Ekranı kaydırıp, telefonu kendimden biraz uzaklaştırdım ve karşımda gömleğinin ilk iki düğmesi açık Civan'ı gördüm.

"Güzelim..."

Civan'ın oldukça yorgun olduğunu ifade eden ses tonuna karşı yumuşak bir eda takınması gerçeği değiştirmiyordu maalesef. Çok yoğun çalışıyordu bizim için. Onun bana yardım ettiği gibi ona yardım etmek istesem de bu konuda bir fikrim yoktu. Bu yoğunluğun en aza inmesi ve onu yormaması en büyük temennimdi.

"Kocacığım..."

Civan'ın gözleri ışıl ışıl olurken, dudakları büyük bir tebessüme ev sahipliği yapıyordu şimdi. Bu kadar kolaydı işte onu sevmek, onu sevdiğimi hissettirebilmek. Büyük şeylere gerek duymuyordu aramızdaki sevgi bağı. Kördüğümle birbirine bağlı olan kalplerimiz bizim için en büyük hediye sebebiydi. Birde oğlumuz vardı. Bu gönül bağının en güzel nişanesi, göz aydınlığım...

"Senden bir adet şirkete alsak olmuyor mu acaba hatun?"

Şakayla karışık mırıldandığı cümlelere aynı şekilde karşılık verdim.

"Olur elbette ama bana uygun bir pozisyon olduğunu sanmıyorum. "

Civan hınzırca bir gülüşü dudaklarına yerleştirirken konuşmaya devam ettim.

"Hem ben emziren bir anneyim. Oğlumu bırakıp nasıl geleyim?"

Civan duraksamadan bana cevap vermeden hemen önce gözlerimi ondan çekip oğluma baktım. Az önceki uyku ve uyanıklık evresinde olan oğlum şu an gözlerini kapatmış, tatlı bir uykunun esaretine yenik düşmüştü. Dudakları göğsümden çekilmemiş aksine hala emdiğini ifade eden sesler çıkarıyordu. Ona dokunmadan Civan'a bakmaya devam ettim.

"Pozisyon diyorsun?"

Dudağına yapışmış olan hınzır gülümsemeden anlamalıydım. Başımı iki yana sallayıp kızgın tutmaya çalıştığım bakışlarımı ona yönelttim.

"Fesat düşüncelerinle sen mi başa çıkmak istersin yoksa ben mi telefonu kapatayım? Bunun kararını versen iyi olur. "

Stabil tutmaya tuttuğum yüz ifademle böyle bir cevap verince Civan kararını anında verdi.

"İş... İş diyorduk. "

Gülmemeye çalışarak ekrana bakıp başımı salladım.

"Benim tamda ihtiyacım olan özellikleri taşıyorsun. Bir asistanda aradığım bütün özelliklerin sende var olduğunu görüyorum. "

HÜKÜM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin