HÜKÜM 29

16.3K 608 70
                                    

"Evin"

Adımın söylenmesi ile gözlerimi hafifçe açtığımda karşımda Civan'ı bana bakarken buldum. Uyku ile uyanıklık arasındaki ince çizginin tam ortasında duruyordum şu an. Göz kapaklarım açılmamak konusunda inat ederken, duyu organlarım işlevinden bir şey kaybetmeyerek söylenen şeyleri algılayabilip duyabiliyordu.

"Hımmm."

gibi anlamsız bir ses çıkardım.

"Geldik."

dedi Civan. Gözlerim kapalı vaziyette iken Civan'ı görmem mümkün değildi. Uykunun daha ağır bastığı şu anda anlamsızca başımı tamam anlamında salladım. Civan'ın

"Ya sabır"

çekmesi ve o anda havalanmam göz kapaklarımın hızlıca açılmasına sebep oldu. Kollarım boşlukta sallanırken can havliyle Civan'ın omuzlarına tutundum. Beni kucağına alan Civan'ın omuzlarına ellerimi sıkıca sararken utançla mırıldandım.

"Ben yürürüm."

dedim hala uykunun izlerini taşırken. Civan hareket ederken beni duyuyor gibi görünmüyordu. Tekrar seslendim. Az önce karnımdan çıkan sesi iyice yükselterek.

"Yürüyebilirim."

"Duyabiliyorum. Tekrar etmene gerek yok."

dedi Civan. Gözleri kendine başka bir hedef seçmişti ve oraya odaklanmıştı. Sadece ileriye bakıyordu. Gideceği noktaya. Civan'a cevap vermek için için için yansam da cevap vermedim. Kısık gözlerim ne kadar aralanabilirse o kadar aralayıp geldiğimiz yere baktım. Etraf daha yeni yeni aydınlanıyordu. Güneş daha tepeye bile varmamıştı. Tahminimce sabah ezanı okunalı 1 saatten fazla olmamıştı. Civan'ın kucağındayken onun yürümeyi kestiğini fark ettim. Gelen kapı gıcırtısıyla kapıyı ayağıyla ittiğini anladım. Tekrar hareket ederken ayağıyla kapıyı kapattı. Civan tarafından yumuşak bir zemine yavaşça bırakılırken bunun bir yatak olduğunun sonradan ayrımına vardım. Kollarımı boynundan yavaşça çözüp, bırakıldığım yatağa sindim. Uykum yerini uyanıklığa bırakırken, beni yatağa usulca yatırıp geri çekilen Civan'a baktım. Odanın küçük bir tarafını aydınlatan bu havada Civan'ın yüzünü seçmeye çalışıyordum. Bakıp ne yapacaksam artık! Civan ona olan bakışlarımı fark etmiş olacak ki gözlerini kısarak bana baktı. O bakışlarda anlamını tam çözemediğim bir yoğunluk vardı. Anlamlar yüklemeye çalışıp, anlayamadığım bir yoğunluk. Civan kıstığı bakışları ile bana bakarken hafifçe yutkunmama engel olamadım. Ve bunu görmemesini diledim içtenlikle.

"Neden uyumuyorsun?"

Bakışlarımın sebebini Civan'ın  sormasını beklerken, neden uyumadığımı sorması bir nebze içimi rahatlatmıştı. Çaktırmadan derin bir nefes aldım. Neden bana öyle bakıyorsun dese verecek bir cevabım yoktu çünkü. Verecek bir cevabımın olmamasının yanında yaşayacağım utancı düşünemiyordum bile. Tam bir rezillik. Yüzüm yaşanabilecek şeylerin hayaliyle bu derece kızarıyorsa, ötesini asla ama asla düşünemiyordum. Düşüncelerimin zihnime yer vermiyor oluşundan dolayı hala Civan'ın sorusuna cevap vermediğimi geçte olsa anlamıştım. Daha da bekletmemek için aklımdan geçen ilk şeyi söyleyiverdim.

"Uykum kaçtı."

Civan'ın inanmasını umarak. Civan yanıtımla ters bir bakış atarken bana yerimde hafifçe kıpırdandım.

"Hanım ağamız yerini pek bir yadırgadı herhalde?"

dedi imalı olduğu her halinden belli bir ses tonuyla. Ayakta duran Civan'a ters bir cevap verip, eline koz vermemek için büyük bir çaba sarf ettim. Ama şu dilim yok mu şu dilim illa bir cevap verecek yaa fırlatıverdi oklarını birer birer.

HÜKÜM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin