five

2K 179 95
                                    

Los Angeles sokaklarında daha temiz ve kesinlikle daha az kötü kokarak yürüyordum. Gün ışıkları pürüzsüz ve de tüysüz vücudumda son turlarını atıyorlardı. Vücudum ve kendim hakkında artık son derece iyi, çok daha özgüvenli hissediyordum. Attığım her adımdan adeta enerji süzülüyordu. Dürüst olmak gerekirse, bir televizyonum olduğu zamanlarda gördüğüm Venus ağda bantları reklamındaki kadınlardan biri gibi hissediyordum.

Hepsi Kısa Saç sayesindeydi. Önemli bir yerde bulunmam gerektiğini fakat herhangi bir kozmetik ürünüm olmadığını söylediğimde bana makyaj da yapmıştı. Dudaklarımda koyu pembe mat bir ruj vardı. Gözlerim için smoky tarzında siyah far kullanmıştı. Tırnaklarımı siyaha boyamıştı. Yüzümün geri kalanını basit ve doğal bırakmıştı.

Grove'a yaklaştıkça adımlarımdaki enerjiklik çekilmeye başladı. Enerjimin yerine gerginlik hissi depolanıyordu. Boğazımdaki yumrudan kurtulmak adına güçlükle yutkundum. Seçmelerin yapıldığı yere doğru ilerlemeye devam ettim.

Karşımda bir sürü güzel kıyafetler ve makyajlar içinde süslenip püslenmiş genç kız görünce kendi kendime mırıldandım. "Siktir."

Tüm bu güzel kadınları görmek kendimi bu olayın çok dışında olduğumu hissettirmeye başlamıştı. Fakat buraya kadar oldukça iyi gelmiştim ve şu ana dek kimse bana gelip de evsiz olduğumu, lanet bir yeraltı tünelinde yaşadığımı söylemememişti. Ben de bu sebeple başımı dik tutarak ilerledim.

Burun deliklerim farklı parfüm kokuları eşliğinde genişliyordu. Bu parfümlerin şu an üzerimde taşıdığım her şeyin toplamından çok daha pahalı olduğuna adım kadar emindim. Ne yapacağımı ya da nereye gideceğimi bilemediğimden boş boş etrafta dolaştım. Etraf, çeşitli posterler ve tabelalarla donatılmıştı ve hepsinde de aynı şey yazıyordu:

Malik'in Bebekleri

Tüm tabelalarda kullanılan arka plan, el ilanlarındaki ile aynıydı: bir adamın gölge şeklindeki görüntüsü. Bu adamın şu meşhur Malik olduğunu tahmin ediyordum.

Biraz ilerideki küçük platformun etrafına çevrelenmiş geniş hoparlörlerden yüksek ve keyifli bir kadın sesi duyduğumda tüm dikkatim posterlerden çekilmişti. "Merhaba hanımlar! Malik'in Bebekleri için yapılacak seçmelere hoş geldiniz!" Uzun, zayıf, kestane renkli saçları olan bir kadın mikrofon eşliğinde konuştu.

Etraftaki herkes alkış tutup neşeyle çığlık attı.

"Burada bir sürü seksi kadın görüyorum, tahmin ediyorum ki sizden binlercesi var ha? Fakat sizin de bildiğiniz üzere, ne yazık ki yalnızca on iki kişi seçilecek!"

"Ne?" diye fısıldadım umutsuz bir şekilde.

Yalnızca on iki mi kişi?! Harika, elimdeki tek fırsat da böylelikle yitip gidiyor.

"Pardon?"

Birinin omzuma dokunduğunu hissettim. Arkamı döndüğümde kısa sarı saçları, kulağında bir kulak mikrofonu ve elinde de bir not defteri ile benim boylarımda bir kızla karşılaştım.

"Evet?"

"Kayıt olmuş muydun?" diye sordu kız gülümseyerek.

"Ah hayır, henüz değil."

"Sorun değil." Kaleminin tepesine basarak ucunu açtı. "İsim?"

"Zara Diaz."

"Yaş?"

"Yirmi."

"Köken?"

Garip sorusuna karşı kaşlarımı çattım fakat yine de cevap vermezlik etmedim. "İtalyan."

the malik's dolls [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin