[zara]
Kapımın tıklanma sesi uykumu bölmüştü. Sesi duymamak adına yüzümü yastığa gömdüm. Yastığın kenarlarını kullanarak kulaklarımı kapamaya çalıştım. Tatlı tatlı uyurken beni bu hazdan alıkoyacak her şeyden kurtulmaya çalıştım.
"Zara!" Kapı tıklamalarının arasından duyulan bu ses Kiara'nındı.
Rahat yatağımda tam anlamıyla olmasa da doğruldum ve gözlerimi araladım. Olayları idrak edemediğim için şaşkınlık içinde kapıya bir bakış attım. Gözlerim sonra bitişiğimdeki duvara asılı olan saate kaydı. Saatin kaç olduğunu görünce şimdi kocaman açılmıştı gözlerim.
"Kahretsin!" Yataktan zıplayarak ayrıldım ve kapıyı açmak üzere koşturdum.
Kapıyı açtığımda Kiara'nın eli kapıyı tekrar tıklatmak üzere havada kalmıştı, fakat beni görünce elini aşağı indirdi ve içtenlikle gülümsedi. "Günaydın uykucu."
"Hey, günaydın." Bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Dün gece geç uyudun herhalde? Saat on oldu, hepimiz kahvaltı etmek için seni bekliyorduk."
"Evet, üzgünüm. On dakikaya geliyorum."
"Pekâlâ." Kiara başıyla beni onayladıktan sonra merdivenlere doğru ilerledi.
Kapıyı arkamdan kapattım. "Siktir." diye mırıldandım kendi kendime, hemen banyoya koşturdum.
Güvenli Bölge'den köşke döndüğümde saat sabahın altısını gösteriyordu. Zoey ile birlikte yalnızca bir ya da iki saat kadar uyumuştum, sonra minibüste biraz kestirmiştim, en son olarak da Zayn'in köşküne dönmüş ve geri kalan uyku ihtiyacımın yalnızca dört saatini kesintisiz bir şekilde burada tamamlamıştım.
Yine de lanet olsun, harika gidiyorsun Zara. Bu saate kadar uyumak, gece yediğin haltlar konusunda kimsede şüphe uyandırmaz zaten. Salak.
İpek pijama takımımı çıkarırken bir yandan da diş fırçamı ıslatıyordum. Fırçanın üzerine biraz diş macunu sıktıktan sonra dişlerimi fırçalamaya koyuldum. Dişlerimle olan işim bittiğinde yüzümü yıkadım. Yüzüm de tertemiz olunca duşa girdim.
Baştan aşağı tertemiz olduğuma artık kanaat getirmiştim. Üzerime yalnızca bir havlu dolayarak banyodan giysi dolabıma ilerledim.
Askıların birinden düz, nane yeşili bir uzun kollu bluz, yanımdaki dolaplardan birinden beyaz kot pantolon ve çekmecelerden de tozpembe bir iç çamaşırı takımı kaptım. Onları çabucak üzerime geçirdim. Son olarak da buraya geldiğim ilk gün giymiş olduğum pastel renkli topuklu ayakkabıları giymek üzere odama döndüm.
Aceleyle havlunun biriyle saçlarımı kuruladıktan sonra makyaj masasının üzerindeki sayısız taraktan birini kullanarak onları taradım. Kurumaları için açık bırakmıştım. Son olarak bugünkü görünüşüme uygun olarak oldukça basit bir makyaj yaptım.
Aynadaki yansımam bana hâlâ aynı göründüğümü söylese de, köşktekilerin beni güzel görmelerini umuyordum. Daha fazla zaman harcamak istemediğim için hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim ve kendimi odadan dışarı attım.
Ortak salona adımladığım sırada kocaman sırıtan Yasmine kollarını iki yana açtı. "Sonunda uyanmışsın!"
"Hey." diye seslenerek kızları selamladım. "Hepinizi beklettiğim için kusura bakmayın."
"Sorun değil." dedi Kathy. "Daha Evelyn de gelmedi."
Ben Cecilia ve Kiara'nın yan tarafındaki koltukların birine otururken Felicity merakla seslendi. "Evelyn demişken, neden bu kadar geç kaldı acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the malik's dolls [türkçe çeviri]
FanfictionBir milyon dolar kazanmak için ne kadar ileri giderdiniz? Yalan söyler miydiniz? Küçük kız kardeşinizin yaşamını ve güvenliğini tehlikeye atar mıydınız? Yoksa kendinizi tamamen yabancı birine ve diğer tüm aç bakışlara mı sunardınız? Peki ya üçünü bi...