nineteen

1.5K 142 89
                                    

Çeviri notu: Hassas içeriğe sahip bir bölüm olduğundan okumaya uygun bir ortamda olmanız tavsiye edilir.

Zayn ile öğle yemeği için köşk sınırları dışarı çıkmamız ve sonrasında Zayn'in hakkımda her şeyi öğrenmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Artık onunla birlikteyken daha rahat hissettiğim için sanırım onu arkadaşım olarak sayabilirdim.

O öğle yemeğinden sonra iki kez daha birlikte öğle yemeği yemeye gitmiştik. İkinci gidişimizde, ilk gittiğimizde yediklerimizden köşktekilere de getirmeyi unuttuğumuz gibi yapmamış, kızlara da bir şeyler getirmiştik. Beraber öğle yemeği yememizin dışında Zayn aynı zamanda Halo ile oynama bahanesi ile odama da gelmişti. O, kedicikle oynarken ben de onunla sohbet etmiştim. Zayn sonunda nasıl biri olduğumu daha çok çözdüğü için onunla sohbet etmek, kendim hakkındaki gerçekleri yalanlarla örtbas etmeye kaçmaktan daha az stresliydi.

Kızlarla takılmadığım ya da yarışma gereği yapmam gereken işlerle meşgul olmadığım zamanlarda çoğu kez Zayn ile vakit geçiriyordum. Sık sık onunla olmaktan gerçek anlamda memnundum. Zayn son derece tatlı ama bir o kadar da şapşal bir adamdı. Her ne kadar Evelyn onun hakkındaki bazı şeylerden bana çoktan bahsetmiş olsa da, Zayn de yavaş yavaş bana açılıyordu.

Lakin ne kadar şapşal ya da eğlenceli biri olsa da onu hâlâ inanılmaz derecede çekici buluyordum. Derin bakışlarını üzerimde hissetmek ya da bazen vücutlarımızın birbirine sürtünmesi, her seferinde tüylerimi diken diken ediyordu. Zayn'i arkadaşım olarak görüyor olmam, garipti ki, onun seksi olduğunu düşünmeme engel olamıyordu.

Bugün de serbest olduğumuz başka bir gündü. Kızlarla birlikte salondaydık. Her birimiz de feci şekilde sıkılmıştık. Kathy canının nasıl da tatlı bir şeyler çektiğinden bahsedince Felicity, eğer izin verilirse mutfağa inip bir şeyler pişirebileceğini belirtti. Biz de Zayn'i etrafta göremediğimiz için hemen alt kata inip bunu Evelyn'e sorduk.

Evelyn'den izni kapar kapmaz kekler, kap kekler ve Kiara'nın isteğiyle biraz muzlu ekmek pişirmeye koyulduk. Oyalanarak geçirdiğimiz yarım saatin ardından elimiz yüzümüzün yanı sıra tezgâhın üzeri de un, vanilya ve çeşitli karışımlarla kaplanmıştı.

"Vay canına!" Evelyn mutfağa girince gözleri kocaman açıldı. Bu şaşkınlığının yerini anında kahkaha ve kıkırdamalar aldı. "Burada neler oldu böyle?"

Yasmine kollarını gövdesinde kenetleyip sırıtarak seslendi. "Hanna başlattı!"

"Seni kaşar!" Nefes nefese konuşan Hanna hepimizi güldürdü. "İlk önce sen benim saçıma un döktün!"

"Tamam, tamam durun bakalım." diye seslendi Evelyn. "Bari keklerinizi pişirebildiniz mi yoksa ortalığı karman çorman ettiğinizle mi kaldınız?"

Tam o anda fırının zamanlayıcısı piştiğini bildiren bir ses çıkardı.

"Sanırım pişirdik. Dur bir bakayım." dedim elime eldivenleri geçirirken. Büyük, geniş fırının yanına doğru ilerledim ve kapağını açtım. Açtığım anda ciğerlerim, pişen tatlılarımızın taze kokusuyla dolup taştı.

"Güzel görünüyorlar." dedi Kiara yanımdan.

"Bizden daha iyi göründükleri kesin." dedim alayla gülerek, kap kek tepsisini dışarı çıkardım. Tepsiyi arkamdaki tezgâha koyduktan sonra diğer tepsileri almak üzere geri döndüm.

"Üzerlerine pudra şekeri dökmeden önce biraz beklememiz gerekiyor." diyerek bilgilendirdi bizi Felicity.

"Ben muzlu ekmeklerden başlıyorum o zaman." Kiara, fırından çıkan muzlu ekmeklerin aldıkları yumuşak ve kahverengine bürünmüş yeni şeklinden oldukça etkilenmiş görünüyordu.

the malik's dolls [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin