Ertesi güne gözlerimi açtığımda mutlu hissediyordum. Farklı türden bir mutluluktu bu, tanımlanamayacak türden bir mutluluk.
Sevinçten yürümüyor, neredeyse ceylan gibi sekiyordum. Sürekli bir şarkı mırıldanıyordum. Yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum. Zoey, Zayn'in –onun işten bir arkadaşım olduğunu söylemiştim- hediye ettiği Disney armağanlarını alırken yüzünde oluşan şaşkınlık ve heyecan ifadesi bile neredeyse kalbimi eritmişti. Bu sabah fazlasıyla keyifliydim.
Tüm bu neşenin kaynağının Zayn olmadığını söylersem tam bir aptal gibi konuşmuş olurdum. Aklım dün gece yaşanan masal benzeri şeyleri bana hatırlatıp duruyordu. Ay ışığı altında bir balkonda aldığım öpücük, sonrasında köşke dönmemiz, Zayn'in bana karşı ilgi ve alakasını göstermeye devam etmesi...
Artık kızların neden Zayn için neden bu kadar deli olduklarını daha iyi anlıyordum. Kahretsin, ben de kızlarla aynı hissediyordum.
Zayn ciddi anlamda bir centilmendi. Karnımın içinde kelebekler varmış gibi hissettiriyor, kalbimi ısıtıyordu. Bana dokunup öpücükler verirken son derece nazik, son derece hassastı. Kolları arasında güvende hissetmiştim, bana gerçekten de ilgi duyduğunu.
Dün gece olanlar ve Zayn hakkında gereğinden fazla düşündüğümü fark ettim. O kadar ki kafayı yiyeceğim anlar yakındı. Beni bu hâle getiren düşüncelere artık bir son vermeliydim. Sonuçta birbirimize âşık olduğumuz falan yoktu. Biz sadece arkadaştık. Eh, birbiriyle öpüşen arkadaşlar.
Dudaklarımdaki sersem gülümseme hâlâ dans ediyordu. Zihnimin kaydığı mantıksız köşelerden çıkmak için başımı iki yana salladım. Odamdan çıktım ve kahvaltı etmek üzere aşağı inmeden önce kızlarla buluştum.
"Günaydın millet!" diye seslendim neşeyle.
Herkes bir anda konuşmayı kesti. Kızların her biri bana bakarken ortam ansızın sessizleşti.
"Görünüşe göre birileri bugün iyi tarafından uyanmış." dedi Hanna bir kaşını kaldırarak.
Omuzlarımı silkip kıkırdadım, koltuklardan birine doğru ilerledim. "Eh, ona uykumu iyi aldım da diyebilirsiniz."
"Tabi almışsındır." diyen Kiara, belimden dürttü beni.
Eline vurdum. "Hey!"
"Eee, anlat bakalım." Yasmine oturduğu yerden öne doğru eğildi. Dirseklerini dizleri üzerine yaslayıp ellerini yüzünün iki yanına sarmıştı. "Dün gece neler oldu?"
"Hiçbir şey. Birlikte partiye gittik ve biraz erken döndük, çünkü açık konuşmak gerekirse parti o kadar da eğlenceli değildi."
"Palavra!" dedi Sierra. "Şu hâline bir bak Zara, nasıl da yüzün gülüyor. Zayn ile aranızda bir şey olduğuna eminim."
"Bence de." Kathy kollarını gövdesinde kenetlerken başıyla onayladı. "Dökül haydi güzelim."
"Şey..." Kendime zaman kazandırmak amacıyla saçlarımın bir kısmını kulağımın arkasına sıkıştırdım.
Onlara söylemeli miydim? Tanrı aşkına, onlar hangi pozisyonda seks yaptıklarını bile söylüyorlar! Elbette onlara söylemeliydim! Bu kızlarla arkadaştım ve bu, paylaşmam gereken bir şeydi. Öyle değil mi?
"Tamam, yakalandım." Bir iç geçirip dudağımı ısırdım. "Biz...ah..."
"Ay söyle artık, hadi!" diye bağırdı Bianca.
Bir anda bağırdım. "Öpüştük!"
Kızlar duydukları karşısında bir iç geçirdi. Hepsinin gözleri kocaman açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the malik's dolls [türkçe çeviri]
FanficBir milyon dolar kazanmak için ne kadar ileri giderdiniz? Yalan söyler miydiniz? Küçük kız kardeşinizin yaşamını ve güvenliğini tehlikeye atar mıydınız? Yoksa kendinizi tamamen yabancı birine ve diğer tüm aç bakışlara mı sunardınız? Peki ya üçünü bi...