epilogue

1.3K 116 19
                                    

"Zara, uyan."

Bu Zayn'di. Ama sanki belli bir mesafeden sesleniyormuş gibi geliyordu. Benden uzak olduğu için seslenmesini görmezden geldim. Ta ki o tekrar seslenene dek.

"Zara."

Uykumu bölmeden kendi kendime mırıldanıp yorganı tamamen üzerime çektim. Uyumaya devam etmeye çalışıyordum. "Git başımdan..."

"Maalesef." dedi Zayn. "Uyurken ne kadar tatlı görünsen de, uykunu bölmeyi hiç istemesem de, bugün seni uyandırmak zorundayım."

Can sıkıntısıyla inleyip yattığım yerde ters döndüm, yüzümü yastığa gömdüm. "Neden?" diye sızlandım yüksek sesle.

Bu tepkim Zayn'i güldürdü. "Ben aşağıya iniyorum, sana kahvaltı hazırlayacağım, tamam mı? Sen de uyan ve hemen hazırlan. Geç kalmanı istemeyiz."

Zayn'in kahvaltı teklifini duyar duymaz doğruldum. Kabarmış saçlarım yüzümün her yanını kapladığı için onu net göremiyordum. "Sen mi kahvaltı hazırlayacaksın?" deyip güldüm. "İyi deneme, Zayn."

"Ne?" diye mırıldandı, bir kaşını şüpheyle kaldırıp kollarını gövdesinde kenetlemişti. Notunu da düşmem gerekirdi ki ilk birkaç düğmesi açık beyaz gömleğiyle bugün fazlasıyla çekici görünüyordu.

"Sen yemek yapamazsın ki." dedim gülerek. "Sırf bu yüzden evimizde bir aşçı çalışmıyor mu?"

"Hey, gayet de yemek yapabilirim, tamam mı? Yeteneklerimi küçük görme."

"Yeteneklerin?" Gülüşüme bir kez daha engel olamadım. Elimi karnıma yaslayarak gülerken arkaya, yatağa düştüm.

"Gülmesene. Gülünecek bir şey yok."

Gözlerime dolan yaşları silip ona baktım. "Bal gibi de var!"

"Zara, tost yapmayı, omlet pişirmeyi, birkaç bardak da meyve suyu koymayı yapamayacak insan yoktur herhalde."

"Nasıl yani, sen yemek yapmak derken bundan mı bahsediyordun? Bunları yapmakta zaten bir şey yok! Eh, omlet kısmı dışında belki..."

Zayn gözlerini devirip derin bir iç geçirdi. "Yemek yapabiliyorum derken iki parça ekmekten tost yapmaktan zaten bahsetmiyordum!" diye sızlandı huysuzca.

Bu kadar kızması beni daha çok güldürdü. Koca bir kahkaha daha attım. "İngiliz insanlar sinirlendiğinde ağızlarından çıkan her şey kulağa acayip komik geliyor."

"Ben aşağı iniyorum." Pes etmiş gibi görünen Zayn arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi. "Sen de hazırlanıp gelirsin birazdan."

Zayn yatak odamızdan çıktığında kendi kendime biraz daha güldüm. Zayn ile böyle küçük oyunlar oynamaya bayılıyordum. Ama onun şu an benimle oyun oynamadığına emindim. Bir an önce aşağı inmemi gerçekten istiyordu. Ben de onu bekletmemek adına yataktan fırlayıp lavaboya girdim.

Yeni yıla girmiştik. İçinde bulunduğumuz bu Ocak ayında üniversitelerin ikinci dönemleri başlıyordu. Zayn ve onun tanıdığı bazı kişiler sayesinde Los Angeles'in en iyi üniversitelerinden birine kayıt yaptırmıştım. Tabi kayıt sürecinde, liseyi tamamen bitirmemiş olmam ufak bir problem çıkarmıştı. Ama geçtiğimiz birkaç ay boyunca yaptığım sayısız ödev ve girdiğim sınavla, üniversite okuyabilecek bir seviyede olduğumu kanıtlamıştım. Lise boyunca notlarım hep oldukça yüksekti. Akademik olarak son derece başarılı olduğum söylenebilirdi. Buna rağmen bazı derslere özellikle zaman ayırarak çalışmam gerekmişti, daha doğrusu içinde matematik olan her derse.

Üniversiteye başlayacağım için gerçekten çok heyecanlıydım. Okula gitmeyi, yeni insanlarla tanışmayı, yeni arkadaşlıklar kurmayı öyle özlemiştim ki... Ama bir yanım da bir o kadar gergindi.

the malik's dolls [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin