thirty one

1.2K 128 31
                                    

Evelyn Zoey'nin alt katta beklediğini söyler söylemez Zayn ile birlikte aşağıya koşturdum. Zayn'in de benim de böylesi şaşkın görünmemize bakarak Evelyn, kafası karışmış gibi görünüyordu. Beni soran alt kattaki küçük kızın kim olduğunu öğrenmek istediğini yüzünden okuyabiliyordum. Bu nedenle Zayn bu küçük kızın benim kız kardeşim olduğu bilgisini Evelyn ile paylaştı. Geri kalan gereksiz detayları ise söylemekten kaçınmıştı. Ama elbette bu Evelyn için yeterli olmamıştı. Zayn'e Zoey'nin neden buraya gelerek beni sorduğunu sormuştu merakla. Zayn ise bunun uzun bir hikâye olduğunu, daha sonra anlatacağını söyledi.

Koridorda koşturdum ve büyük odalardan birine girdim. Buraya sadece köşke ilk geldiğim günlerde girmiştim, hatırlıyordum. Uzun kapıları ittirerek içeri daldım fakat birkaç metre ötemdeki küçük kız siluetini görmemle olduğum yerde kalakaldım. Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ama üzerindeki kirli tişört ve kot pantolonla etrafı inceleyen bu küçük kızın benim minik Zo'm olduğunu biliyordum.

"Zoey." diye seslendim. Sesim az önce aceleyle koridorda koşturmamdan dolayı titrek duyulmuştu, ama yine de Zoey'nin duyması ve bana dönmesi için yeterliydi.

"Zara?" Gözleri beni görünce kocaman açıldı.

Alt dudağımın ansızın titremesiyle kendimi duygusal hissetmenin önüne geçemedim. Onu son görmemin üzerinden yalnızca günler geçmişti ama bu birkaç gün bile yüzyıllar gibi hissettirmeye yetiyordu. Hızlı birkaç adımla yanına ulaştım ve dizlerimin üstüne çökerek onu kollarımın arasına aldım. Onu sayısız öpücüğe boğarken bir yandan da iyi olup olmadığını kontrol ediyordum.

"Aman Tanrım, bebeğim benim." Onu kendime sıkıca bastırdım. Canını yakıyor muydum, bilmiyordum ama bunu umursamadım. "İyi misin? Buraya nasıl oldu da geldin?"

"Zara!" Zoey'nin boğuk sesi göğüs kafesimden güçlükle yükseldi. "Nefes alamıyorum! Beni çok sıkıyorsun."

"Ah, pardon." Geri çekilerek yüzünü inceledim. "Günlerdir gelip seninle ilgilenmediğim için üzgünüm."

"Sorun değil." Dudaklarına küçük bir gülümseme kondururken umursamaz bir tavırla omuz silkti. Ancak gülümsemesi kısa sürede soldu. Gözleri etrafı incelemeye geri dönmüştü. "Zara, burası nasıl bir yer böyle?"

Zoey'nin baktığı yere başımı çevirdim ve altın renkli üçgen çerçevelerin içinde farklı tonlarda kadın vücutlarının olduğu soyut resimler gördüm.

Gerçekten mi!? Zoey'nin bekleyebileceği başka lanet bir oda bulamadın mı yani Evelyn?

"Şey." Elini tuttum. "Hadi oturup konuşalım." Onu tablolardan uzaklaştırdım ve kapının yanınaki iki görkemli sandalyeye doğru ilerlerken ona eşlik ettim. Zayn'in yanından geçerken ona bu tuhaf dekorasyon fikrini iğnelercesine sert bir bakış attım. Bu bakışım karşısında ürkmüş gibi görünen Zayn de bana özür dilercesine bir bakışla karşılık verdi. Biz Zoey ile ikili sandalyeye oturmuştuk, Zayn de karşımızdaki tekli sandalyeye geçmişti.

"Burası..." diye başladım konuşmaya, ama devamında ne söyleyebileceğimi bilmediğim için cümlemi yarıda kesmek zorunda kaldım. Ancak neyse ki Zayn beni kurtarmak için iş başındaydı.

"Benim evim." diyerek sohbetimize katıldığında Zoey de ben de bakışlarımızı Zayn'e çevirdik.

Gözleri kocaman açılan Zoey, Zayn'e şaşkınlıkla bakıyordu. "Burada mı yaşıyorsun?"

Başını sallarken Zayn'in dudaklarına minik bir gülümseme yerleşti. "Evet, burada yaşıyorum."

"Tanrım." Zoey şaşkınlıkla nefesini içine çekti. "Burası çok... kocaman!"

the malik's dolls [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin